"Bu casusluk ve istihbarat öyküleri geniş bir okuyucu kitlesini memnun edecek. Her bölüm, İngilizlerin şifreli Alman haberleşme sistemini çözerek müttefikleri Hitler'in askeri planları hakkında önceden uyardıkları ULTRA Operasyonu'ndan tutun da, değiştirilmiş posta pullarıyla Almanların moralini çökertme yolları arayan ve 'Cornflakes' adı verilen OSS Operasyonu'na (aslında hiçbir şey uğruna çok geniş kaynakları kullanan tamamen çılgınca bir istihbarat girişimi) kadar çok güzel hikayelerden oluşuyor. Diğer olaylar müttefiklerin, Almanları, Normandiya çıkarmasının sahte bir saldırı olduğuna inandırmalarını; Pearl Harbor'daki istihbarat faciasını; Walker ailesinin casus çemberini; CIA ile KGB arasındaki 'Köstebek Savaşları'nı içeriyor." PUBLISHERS WEEKLY
SANGKOK’un eleştirilerine tamamen katılıyorum. Konu ile ilgilenen ve okuyanlar açısından zaman kaybı sayılabilecek derecede eski ve ilgi çekmekten uzak bir anlatıma sahip. Ayrıca anlatılanlar ile ilgili farklı kaynaklardan doğrulanamayacak (en azından benim bulamadığım) kadar romansı bir kitap…
Casusluk ve istihbarat alanında kariyer yapmış bir yazarın bu eserini bitirdiğimde “Ben bu kitabı neden okudum” sorusunu sordum kendime. Kitap kötü mü? Hayır değil. Sade bir dille ve okuyucuyu sıkmayan bir çeviri ile hazırlanan kitap okunabilir niteliğe sahip. Ancak bitirdiğimde aslında başka bir kitaba zaman ayırsaydım dediğim bir eserdi. 20. yüzyılda, ağırlıklı olarak 2. Dünya savaşı öncesi ve sonrasında yaşanan istihbarat mücadelelerini romansı bir dille anlatmış Volkman. Kitap’a Alman istihbaratının genel itibari ile içler acısı casusluk başarısızlıkları hakim olmuş. Eserde öyle soluksuz ve çok şaşıracağınız operasyonlar yok. Geneli “karşı casusluk” sınıfına giren ve kendi ülkelerine kazık atan casusların hikâyelerinden oluşuyor. 5–10 yıllık operasyonlar 5–10 sayfada anlatılarak özetleniyor. Bu da doğal olarak sizin beklentilerinizi hayal kırıklığına uğratıyor.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
SANGKOK’un eleştirilerine tamamen katılıyorum. Konu ile ilgilenen ve okuyanlar açısından zaman kaybı sayılabilecek derecede eski ve ilgi çekmekten uzak bir anlatıma sahip. Ayrıca anlatılanlar ile ilgili farklı kaynaklardan doğrulanamayacak (en azından benim bulamadığım) kadar romansı bir kitap…
Casusluk ve istihbarat alanında kariyer yapmış bir yazarın bu eserini bitirdiğimde “Ben bu kitabı neden okudum” sorusunu sordum kendime. Kitap kötü mü? Hayır değil. Sade bir dille ve okuyucuyu sıkmayan bir çeviri ile hazırlanan kitap okunabilir niteliğe sahip. Ancak bitirdiğimde aslında başka bir kitaba zaman ayırsaydım dediğim bir eserdi. 20. yüzyılda, ağırlıklı olarak 2. Dünya savaşı öncesi ve sonrasında yaşanan istihbarat mücadelelerini romansı bir dille anlatmış Volkman. Kitap’a Alman istihbaratının genel itibari ile içler acısı casusluk başarısızlıkları hakim olmuş. Eserde öyle soluksuz ve çok şaşıracağınız operasyonlar yok. Geneli “karşı casusluk” sınıfına giren ve kendi ülkelerine kazık atan casusların hikâyelerinden oluşuyor. 5–10 yıllık operasyonlar 5–10 sayfada anlatılarak özetleniyor. Bu da doğal olarak sizin beklentilerinizi hayal kırıklığına uğratıyor.