Aydınlanma’nın Ana Kucağında Laiklik ve Atatürkçülük
Tanıtım Bülteni
18. Yüzyılda bir “dünya-durumu” haline gelen Aydınlanma, 19. Yüzyıl ortalarında Osmanlı Devletini etki alanı içine almaya başladı. Osmanlının ağır işleyen etkilenmesinden memnun olmayan bir genç kesim, idarenin takibinden kaçarak Avrupa'ya geçti. Osmanlı'nın çekindiği çevrelerin düşünceleri ile donanarak ülkeye dönen bu gençler, Aydınlanma'nın dinamiklerine dayalı bir düşünce atmosferi ve zemini oluşturmaya çalışan İttihat ve Terakkî'yi kurdu ve bu etkilenme, İttihat ve Terakkî ile yoğunluk kazandı.“Tarihi hızlandıran” Atatürk Devrimleri, Aydın-lanma'nın dinamiklerine göre gerçekleşirken, bir zihniyet değişikliği zorunlu idi ve bu zihniyet değişikliği mücadelesi, laiklik ilkesi etrafında gerçekleşti.Aydınlanma, pozitivist boyutu ile bir ideolojik etkinlik olarak ülkeye girdi. Aydınlamacı-pozitivist ideolojinin yarattığı ve zihninde herhangi bir din nosyonu olmayan, ama yeri geldikçe dinden de söz eden ve hayata girmeyen dinden pek hoşlanan aydın sınıfının elinden laikliğin çekmediği kalmadı.Bütün bu dalgalanmaların, farklı Tanrı tasavvurlarından doğduğunun kimse idrakinde değildi. Hüseyin Aydın, laiklik etrafındaki dalgalanmaların, ancak Aydınlanma'nın belirginleştirdiği farklı Tanrı tasavvurları tasvir edilmeden ve tarafların nasıl bir Tanrı tasavvuruna sahip olduğu ve nasıl bir Tanrı'ya inandığı ortaya konmadan anlamlı olamayacağı görüşünü, hem ilâhiyat hem felsefe donanımının kazandırdığı bakış açısı ve yaklaşımı ile bu kitabında ele almıştır.Prof. Dr. Hüseyin Aydın
Kitabın ele aldığı konu ilgi çekici olmasına rağmen başarılı bir iş çıkarılamamış. Kitap dengeli olma arzusunu gerçekleştirmiş ama insana bir şey katamayacak kadar basit ve yüzeysel kalmış. Türk hümanizmi ve modernleşme çabalarıyla ilgili kitap arayanlara Halil İnalcık’ın Rönesans Avrupası: Türkiye’nin Batı Medeniyetiyle Özdeşleşme Süreci adlı kitabını öneririm.
Yorumcu mentus’a çok teşekkür ederim.Onun yorumunu okuyup almıştım.Gerçekten bravo.Muhteşem bir kitap.Herkes bu kitabı okumalı.Bir bilim adamının yazdığı kitap böyle olur.Atatürke itibar ederek onu yazması çok çokgüzel bir şey.Aydınlatma düşünürü İmmanuel Kantı tezlerine dayanak yapmış çok da doğru yapmış.Anlamakiçin felsefeci yada teoloji bilmeye gerek yok.Pozitifizmi,naturalizmi,humanizmi,sekülerizmi anlatmış.Tabii Atatürkçülüğü ve laikliği anlaşılır bir şekilde anlatmış.Tekrar söylüyorum muhteşem bir kitap.okuyunuz lütfen.
Kapağı ve ismi bu kadar klişe görünüp, içeriği bu kadar zengin ve farklı başka bir kitap daha görmedim. Felsefe ve Atatürk hakkında onlarca kitap okudum, her ikisini de bu kadar kolay anlaşılır ve objektif sunan bir yazar tanımadım. Aydınlanma felsefesini, Kant’ı, Comte’u, Rousseau’yu, Voltaire’yi, Locke’u çok güzel açıklıyor. Fransız aydınlanması ile alman/ingiliz/amerikan aydınlanmalarının farkını vurguluyor.Atatürke etki eden ama her halükarda onun yorumundan geçen felsefi akımları veriyor. Laikliğin, sekülerizmin, kamusal alanın,ideolojinin doğru tanımını yapıyor. Bunların Atatürk tarafından değil ardıllarınca bir baskı aracına dönüştrülmesinin ayrıntılı eleştirisini yapıyor. Bir romanmış gibi tutkuyla okudum, uykusuz kaldım, elimden bırakamadım. Piyasadaki onca tapon kitap deli gibi satarken bu kitabı tesadüfen bulmama şaşıyorum.Tam bir hazine. Hiç ummadığınız zengin bir içerik sizleri bekliyor. Kanttan bahseden çok yazı okudum ama bu kitaptan sonra ona aşık oldum. Sırada Kantın kitapları var.”İnsan aklının garip bir alınyazısı vardır.Bilgilerinin bir çeşidinde , elinde olmadan, bir takım sorular tarafından tedirgin edilmek; bu sorular aklın kendi yapısından kaynaklanır. Fakat akıl kendi imkanları ile bu sorulara cevap da veremez.”
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Kitabın ele aldığı konu ilgi çekici olmasına rağmen başarılı bir iş çıkarılamamış. Kitap dengeli olma arzusunu gerçekleştirmiş ama insana bir şey katamayacak kadar basit ve yüzeysel kalmış. Türk hümanizmi ve modernleşme çabalarıyla ilgili kitap arayanlara Halil İnalcık’ın Rönesans Avrupası: Türkiye’nin Batı Medeniyetiyle Özdeşleşme Süreci adlı kitabını öneririm.
Yorumcu mentus’a çok teşekkür ederim.Onun yorumunu okuyup almıştım.Gerçekten bravo.Muhteşem bir kitap.Herkes bu kitabı okumalı.Bir bilim adamının yazdığı kitap böyle olur.Atatürke itibar ederek onu yazması çok çokgüzel bir şey.Aydınlatma düşünürü İmmanuel Kantı tezlerine dayanak yapmış çok da doğru yapmış.Anlamakiçin felsefeci yada teoloji bilmeye gerek yok.Pozitifizmi,naturalizmi,humanizmi,sekülerizmi anlatmış.Tabii Atatürkçülüğü ve laikliği anlaşılır bir şekilde anlatmış.Tekrar söylüyorum muhteşem bir kitap.okuyunuz lütfen.
Kapağı ve ismi bu kadar klişe görünüp, içeriği bu kadar zengin ve farklı başka bir kitap daha görmedim. Felsefe ve Atatürk hakkında onlarca kitap okudum, her ikisini de bu kadar kolay anlaşılır ve objektif sunan bir yazar tanımadım. Aydınlanma felsefesini, Kant’ı, Comte’u, Rousseau’yu, Voltaire’yi, Locke’u çok güzel açıklıyor. Fransız aydınlanması ile alman/ingiliz/amerikan aydınlanmalarının farkını vurguluyor.Atatürke etki eden ama her halükarda onun yorumundan geçen felsefi akımları veriyor. Laikliğin, sekülerizmin, kamusal alanın,ideolojinin doğru tanımını yapıyor. Bunların Atatürk tarafından değil ardıllarınca bir baskı aracına dönüştrülmesinin ayrıntılı eleştirisini yapıyor. Bir romanmış gibi tutkuyla okudum, uykusuz kaldım, elimden bırakamadım. Piyasadaki onca tapon kitap deli gibi satarken bu kitabı tesadüfen bulmama şaşıyorum.Tam bir hazine. Hiç ummadığınız zengin bir içerik sizleri bekliyor. Kanttan bahseden çok yazı okudum ama bu kitaptan sonra ona aşık oldum. Sırada Kantın kitapları var.”İnsan aklının garip bir alınyazısı vardır.Bilgilerinin bir çeşidinde , elinde olmadan, bir takım sorular tarafından tedirgin edilmek; bu sorular aklın kendi yapısından kaynaklanır. Fakat akıl kendi imkanları ile bu sorulara cevap da veremez.”