Türkiye’de pek kimsenin farkına varmadığı bir şey var, bu ülkede bir devlet yıkıldı. Muhsin Öztürk son kitabında, 1960 sonrasında kurulmuş olan devletin, yani onun kavramlaştırmasıyla “27 Mayıs Devleti”nin kuruluşunu, sosyal ve ideolojik payandalarını, Özal döneminde mevzi kaybetmeye başlamasını, sonrasında 90’lar boyunca tekrar ve son kez palazlanmasını ve Ak Parti ile beraber de nihai yıkılışını bize anlatıyor.Öztürk’e göre bu devlet, sivillerin ve özellikle de seçilmişlerin, her ne olursa olsun ipleri ellerine almamaları mantığı üzerine bina edilmiş bir devletti. Kendisine meşruiyet sağlamak için 60 darbesi sonrası farklı ve oldukça militer bir Kemalizm icat etmiş ve kentli orta sınıfları da bu jakoben ideolojiye devşirmeyi başarmıştı. Vesayet, 60 Anayasasının öngördüğü kurumlar vasıtasıyla kendisini tekrar tekrar üretebiliyor ve daha da önemlisi, toplumun hatırı sayılır bir kesimi de bu vesayet rejimine gönüllü destek veriyordu.80’lerle başlayan karşı sivil rüzgâr, 2002 ve özellikle de 2007 seçimleri sonrasında kuvvetini arttıracak, 2010 referandumundan sonra ise fırtınaya dönüşecekti. Bu rüzgâra sadece İslami duyarlılığı yüksek kesimler omuz vermiyor, sol-liberal entelijansiya da gelişmeleri “yetmez ama evet” noktasından değerlendiriyordu. Vesayet rejiminin mahcup destekçilerini en çok sinirlendirenler de bu sonuncular olacaktı. O kadar ki iş, Sezen Aksu’nun isminin sokaklardan silinmesine kadar varacaktı.Her mevzii “son kale” olarak gören 27 Mayıs Devleti’nin savunucuları, bu süreç zarfında çok sert ve yer yer de acımasız bir siyaset izlemelerine rağmen, 2011 itibariyle hakimiyeti tamamen yitirdiler. Onların temsil ettikleri devlet, “son kale”lerine kadar, demokrasiye ve sivil siyasete kapılarını açtı. Bunun tartışmasız zirve noktası ise “Yüksek Sivil Şura” toplantısı olacaktı. Artık bir devlet yıkılmış, bir yenisi kurulmuştu.27 Mayıs 1960 ile açılan bir parantez şimdi nihayetine eriyordu. Yakın tarihi derinlemesine anlamak isteyenler için Öztürk’ün kitabı, bir olmazsa olmaz mesabesinde.
İçinde yaşadığımız yılların sade ve akıcı bir dille bize geri dönerek o günleri bugünkü aklımızla değerlendirmemizi sağlıyor. Bence okunup düşünülmeli…
Röportaj ve yazılara dayalı çeşitli çevrelerden farklı görüş alınan güzel bir çalışma olmuş. Tarafların olaylara yaklaşımı ve psikolojileri net bir şekilde ortaya koyulmuş.
Ülkemizin yönetimine eli silah tutan değil eli kalem tutan zihniyetin hakim olmasına yönelik demokrasi mücadelesinin bir bölümünü anlatan güzel bir eser.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
İçinde yaşadığımız yılların sade ve akıcı bir dille bize geri dönerek o günleri bugünkü aklımızla değerlendirmemizi sağlıyor. Bence okunup düşünülmeli…
saklı kalan tarihimize ışık tutuyor. bilmediğim ne kadar çokşey varmış…
Röportaj ve yazılara dayalı çeşitli çevrelerden farklı görüş alınan güzel bir çalışma olmuş. Tarafların olaylara yaklaşımı ve psikolojileri net bir şekilde ortaya koyulmuş.
Ülkemizin yönetimine eli silah tutan değil eli kalem tutan zihniyetin hakim olmasına yönelik demokrasi mücadelesinin bir bölümünü anlatan güzel bir eser.
sistemi tamamen baas rejimi haline getiren 27 mayıs darbesi ile ilgili bilinmeye herşey bu kitapta mevcut.