Saat dörtte top sesleri duyuldu. Bunlar hükümdarın Saltanat kayığı ile Dolmabahçe Sarayı'ndan ayrıldığının işaretiydi. Bu atışları Boğaz'ın iki yakasındaki gemiler ve istihkamlardan atılan top atışları takip etti. Dolmabahçe Sarayı önlerinde demirlemiş ve devrin en kıymetli harp gemileri olan firkateynlerden verilen ahenkli salvo cevapları ile şehir adeta yerinden oynuyordu. Bu sesler Al i Osman padişahının payitahtından ayrılmak üzere olduğunu bildiriyordu.Adalar'a kadar koskoca deniz sahası vapur mavna çektiri kayık sandallarla dolmuştu. Yabancı sefaret mensupları sıra sıra dizilmişler Osmanlı sancaklarıyla donanmışlar gündüz olmasına rağmen havai fişeklerle padişahı uğurlu yorlardı. Aziziye uskurlu firkateyni ile birlikte Al i Osman Padişahına eşlik edecek Orhaniye adlı zırhlı firkateynin benzeri Rus donanmasında dahi bulunmuyordu.Altı yüz yılı geçen Osmanlı Imparatorluğu'nun 36 Padişahı içinde Avrupa merkezlerine ilk ve son olarak giden tacidarın 47 günlük yolculuğunun anıları olayları dudaklarınızda tebessümler yaptıracak.Gezide Osmanlı Sultanı Abdülaziz'in yanından ayrılmayan ve Avrupa'ya giden ekibin en yaşlısı olan İstanbul Şehremini Ömer Faiz Efendi tuttuğu günlüklerde padişahının sosyal anatomisini verirken Yeni Osmanlılar hareketini başlatan Namık Kemal Ziya Paşa Ali Suavi Mustafa Fazıl Paşa'nın Sultan'la ilişkilerinin bilinmeyen yönlerini anlatıyor. Bilimde teknolojide sanatta ticarette hızla yol alan Avrupa devletlerinin Osmanlı padişahına göz kamaştıran ve bütün dünyada çok geniş yankılar uyandıran bir ilgi gösterdikleri görülüyor. Bütün Avrupa'nın gündemini oluşturan bu gezi Paris'te başlayarak Almanya Belçika Avusturya ve İngiltere'ye kadar devam etti.
Gerçekten güzel bir çalışma olmuş. Özellikle Osmanlı Devleti nin son dönemlerinde hangi konularda yanlış yapıldığını ve nelerin eksik kaldığını görüyoruz. Kitabın çoğunluğu günlük şeklinde. Bu günlükler içerisinde yorumlara da yer verilmiş. En can alıcı nokta ise bu seyahat sırasında Sultan Abdülaziz de dahil kişilerin Avrupda ki gelişme karşısında yaşadıkları tepkiler. Ne kadar uzak ve geride kalındığını görüyoruz. Kütüphanenizde olmalı kesinlikle.
1867 senesinde, dağılma dönemi dediğmiz bir tarihte, Avrupa için bir Osmanlı sultanı ne demek inanamayacaksınız. Özellikle de Sultan Abdulaziz gibi şahsi karizması da olan bir sultana tüm Avrupanın gösterdiği büyük ilgi mutlaka okunmalı.
Sultan Abdülaziz’in 1867’de Fransa, İngiltere, Belçika’ya yaptığı ziyareti anlatıyor. O zamanın İstanbul Belediye Başkanı’nın tuttuğu günlükten yararlanılarak hazırlanmış olan kitap, gerçekten çok kıymetli ve ders alınası bilgiler içeriyor. Bilimsel ve teknolojik alanda geride olmamızın sebepleri de ortaya çıkmış oluyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Yurtdışı gezisi yapan tek Osmanlı padişahına ait notlar bu kitapta toplanmış. Merak uyandırıcı ve başarılı bir çalışma.
Gerçekten güzel bir çalışma olmuş. Özellikle Osmanlı Devleti nin son dönemlerinde hangi konularda yanlış yapıldığını ve nelerin eksik kaldığını görüyoruz. Kitabın çoğunluğu günlük şeklinde. Bu günlükler içerisinde yorumlara da yer verilmiş. En can alıcı nokta ise bu seyahat sırasında Sultan Abdülaziz de dahil kişilerin Avrupda ki gelişme karşısında yaşadıkları tepkiler. Ne kadar uzak ve geride kalındığını görüyoruz. Kütüphanenizde olmalı kesinlikle.
oldukça faydalı ve bilinmeyen bazı detaylara çok şaşırabilirsiniz …kesinlikle tavsiye ederim …
1867 senesinde, dağılma dönemi dediğmiz bir tarihte, Avrupa için bir Osmanlı sultanı ne demek inanamayacaksınız. Özellikle de Sultan Abdulaziz gibi şahsi karizması da olan bir sultana tüm Avrupanın gösterdiği büyük ilgi mutlaka okunmalı.
Sultan Abdülaziz’in 1867’de Fransa, İngiltere, Belçika’ya yaptığı ziyareti anlatıyor. O zamanın İstanbul Belediye Başkanı’nın tuttuğu günlükten yararlanılarak hazırlanmış olan kitap, gerçekten çok kıymetli ve ders alınası bilgiler içeriyor. Bilimsel ve teknolojik alanda geride olmamızın sebepleri de ortaya çıkmış oluyor.