Bu eser, masonluğun ilkelerini değil, toplumsal rolünü incelemektedir. Abdülhamit sadece Türk tarihinin değil, yaşadığı dönem uluslar arası sorunlarının da en çok tartışılan kişilerinden biri, Masonluk ise 18. Yüzyıldaki örgütlenmesinden beri dünyanın her tarafında en çok tartışılan konuların başındadır. İkisinin yanyana gelmesinin ilgi çekmemesi mümkün değil.Bu çalışmasında Orhan Koloğlu, gizli bir kurum olarak Avrupa'da beliren ve dinler dışı bir nitelik taşımak iddiasındaki Masonluğun İslam Alemi'ne girişini, yayılışını ve en üst yönetim kademelerince benimsenişinin gelişimini anlatıyor.
Abdülhamit’in masonlarla olan ilişkilerinden çok ilgili dönemdeki mason faaliyetlerini konu alan eserde masonların 1839’dan itibaren Osmanlı içindeki faaliyetlerinin yoğunluğunu izleyebiliyoruz. 1839 Tanzimat Fermanından sonra Batı’ya açılma çabalarına giren Osmanlı Devletinde bu tarihten itibaren masonların daha çok bireysel çalışmalarını başlattıklarını, 1856’dan sonra ise örgütlü masonik faaliyetlerin hız kazandığını görüyoruz. Abdülmecit’den sonra saltanat sırası belirlenmiş olduğu halde yani Abdülmecit’ten sonra sırasıyla önce kardeşi Abdulaziz, sonra da çocukları olan 5.Murat, Abdulhamit, Mehmet Reşat tahta geçmesi gerektiği halde Abdulaziz’in bunu değiştirme çabası içine girerek kendi oğlu Yusuf İzzettin’i veliaht yapmaya çalışması, bunun için de protokoldeki yerleri belirlenmiş veliahtların önüne geçirmesi, daha farklı eğitim almasını sağlaması ve henüz 18 yaşında iken başkomutan yapmak istemesi Abdulaziz’den sonra tahta geçmesi gereken Murat’ı telaşlandırır ve kendini garantiye almak için o dönem krallıklar yıkıp krallıklar kurabilen, dünya çapında örgütlü, İngiliz Kraliçesi Viktorya’nın da koruyuculuğunu üstlendiği mason cemaatine üye olmaya ihtiyaç duyar. Konuya bu şekilde açıklık getiren sadece bu eseri gördüm, bu yüzden yazara teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Kitapta ayrıca dönemin ünlü masonlarını görebilirsiniz; Namık Kemal, Ali Suavi ve daha niceleri. Mutlaka okunması gereken bir eser olduğu düşüncesindeyim.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Abdülhamit’in masonlarla olan ilişkilerinden çok ilgili dönemdeki mason faaliyetlerini konu alan eserde masonların 1839’dan itibaren Osmanlı içindeki faaliyetlerinin yoğunluğunu izleyebiliyoruz. 1839 Tanzimat Fermanından sonra Batı’ya açılma çabalarına giren Osmanlı Devletinde bu tarihten itibaren masonların daha çok bireysel çalışmalarını başlattıklarını, 1856’dan sonra ise örgütlü masonik faaliyetlerin hız kazandığını görüyoruz. Abdülmecit’den sonra saltanat sırası belirlenmiş olduğu halde yani Abdülmecit’ten sonra sırasıyla önce kardeşi Abdulaziz, sonra da çocukları olan 5.Murat, Abdulhamit, Mehmet Reşat tahta geçmesi gerektiği halde Abdulaziz’in bunu değiştirme çabası içine girerek kendi oğlu Yusuf İzzettin’i veliaht yapmaya çalışması, bunun için de protokoldeki yerleri belirlenmiş veliahtların önüne geçirmesi, daha farklı eğitim almasını sağlaması ve henüz 18 yaşında iken başkomutan yapmak istemesi Abdulaziz’den sonra tahta geçmesi gereken Murat’ı telaşlandırır ve kendini garantiye almak için o dönem krallıklar yıkıp krallıklar kurabilen, dünya çapında örgütlü, İngiliz Kraliçesi Viktorya’nın da koruyuculuğunu üstlendiği mason cemaatine üye olmaya ihtiyaç duyar. Konuya bu şekilde açıklık getiren sadece bu eseri gördüm, bu yüzden yazara teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Kitapta ayrıca dönemin ünlü masonlarını görebilirsiniz; Namık Kemal, Ali Suavi ve daha niceleri. Mutlaka okunması gereken bir eser olduğu düşüncesindeyim.