Geride bıraktığımız 20. yüzyılın ortasında tüm dünyayı kana bulayan II. Dünya Savaşı’nın akabinde savaştan mağlup çıkan Almanya’nın "ekonomik mucize"sine, savaşa girmeyen Türkiye’den işgücü talebiyle başlayalı yarım asra yaklaştı. Dönemin şartları gereği, doğduğu yerlerde bir perspektif bulamayanlar için bu durum bir umut olmuş ve göç sürecinde Almanya artık gidenlerin "kendilerini kurtardığı yer" konumuna yükselmişti. Göç eden aileler, bu ailelerin çektiği sıkıntılar, nesillerin başkalaşması... gibi konular ülkemizde ciddi bir şekilde ele alınmış değil. Oraya giden insanlara kültürel bakımdan başkalaşmış olarak bakılırken, öte yanda ekonomik bakımdan da sömürücü yaklaşımlar sergilendi. İşte bu göç sürecinin bir parçası, gözlemcisi ve aktörlerinden olan Recep Karagöz, kaleme aldığı bu eseriyle göç ve uyum sürecine ışık tutuyor. Artık "gurbet" olmaktan çıkıp ikinci, hatta bazıları için birinci yurt haline gelmiş olan bu ülke, Türkler, göç, konunun içinden biri tarafından tüm yönleriyle masaya yatırılıyor..
Son göçü entelektüel açıdan çok başarılı bir şekilde inceliyor. Fide yayınları’nın bütün kitaplarında olduğu gibi kapak ve basım harika. Almanya’daki Müslümanlar ve Türkler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okumalı.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Son göçü entelektüel açıdan çok başarılı bir şekilde inceliyor. Fide yayınları’nın bütün kitaplarında olduğu gibi kapak ve basım harika. Almanya’daki Müslümanlar ve Türkler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okumalı.