HAVASINI SOLUDUĞUMUZ, KANA KANA SUYUNU İÇTİĞİMİZ, TOPRAĞINA BİRLİKTE BASIPKALDIRIMLARINDA OMUZ OMUZA YÜRÜDÜĞÜMÜZ, GÜZELİM MALATYAMIZ… Kim ister, sokaklarında adım başı avuç açan elleri görmeyi? Kim ister, günün her saatinde caddelerinde işsiz insanlarla bir arada olmayı? Kim ister, kahveleri tıklım tıklım dolu genç insanlarla aynı kentte bulunmayı? Kim ister, yazın tozundan, kışın çamurundan geçilmez bir kentte dolaşmayı? Kim ister, kışlarında duman solunan bir şehirde yaşamayı? Ve kim ister, birbirleriyle barışık olmayan insanlarla bir arada yaşamı sürdürmeyi? Ve kim ister, bu sayılanları yarınlara taşımayı. Bizler, sizler, hepimiz bu sayılanları kentimizde ne görmek ne yaşamak ne de gördüklerimizi ve Yaşadıklarımızı yarınlara bırakmak isteriz. Yapılan kazılar, kentimizin Milattan önce 4000–3500 Yılları arasında kurulduğunu gösteriyor. Kentimizde ne dün gibi bugün ne de yarınlar bugün gibi olacak. Dünler bugünleri, yarınlar bizi Geleceğimize taşıyorsa, ellerimizi üst üste koymayı bilmeli ve "ORTAK AKLI" hayata Geçirmeliyiz. Ne senin benim gibi düşünmeni istemek benim hakkım, ne de benim senin gibi düşünmeni istemek Senin hakkın. Kim istemez her mevsimini bahar gibi dolaşmak ve kardeş gibi bir arada buluşmak. Ve bunlardan Daha iyisini birlikte yaşayacak çocuklarımıza ve çocuklarımızın çocuklarına bırakmak. Bu duygu ve Düşüncelerle sayfalarımı hemşehrilerime ve okurlarıma açtım. İşte bu sayfaların ve satırların Aralarında ve içinde olan benim. "İŞTE BU BENİM"
Kitap Yorumları - (0 Yorum)