“Dilin kapısı dışarıya değil, içeriye açılır; dil çelişkileri dışarıda bırakmaz, bilakis içerir. Bu yüzden dili rasyonel bir fenomen olarak gören veya daha doğrusu dilin rasyonel olması gerektiğini yahut da rasyonel bir dilin mümkün olduğunu savunan anlayış yanlıştır. Dil rasyonel değildir. Rasyonel bir dilin inşa edilebileceğini öngören yaklaşımın kendisi irrasyoneldir. Daha doğrusu, kendi işleyiş mantığına uygun olarak, dil hem rasyoneldir hem de rasyonel değildir. Dil belirsizdir; dil özdeşlik ilkesinin inkarıdır; dil aporia’dır; dil différance’dır; dil pharmakon’dur.”“ ‘Dil asla şeffaf değildir; ve asla yalnızca bir ‘anlam’ı veya ‘olgu’yu yahut ‘düşünce’yi veyahut ‘hakikat’i nakletmek için kullanılan bir araç da değildir. Dili nötr bir araç konumuna indirgemek, dili kendisinden başka bir şey haline getirmektir. Oysa, dilin kendisinden başka bir temeli yoktur ve dil kendisinden başka hiçbir şey değildir. Dil sadece dildir ve sadece dil olduğu ölçüde de belirsizdir. O halde, dili nasıl anlamalıyız?”
Bendect nasıl “Hayali Cemaatler” diye kitaptan bağımsız olarak bir kavramı literatüre kattıysa, Russo nasıl “Toplum Sözleşmesi” adıyla yine aynı şekilde literatüre kattıysa Gökhan Yavuz Demir’in aynı eseri de kitabından isminden bağımsız olarak dili tanımlamada çok başarılı olmuştur. Dilin “belirsiz” bir kavram oluşu örneklerle ve açıklamalarla çok güzel ele alınmış. Özellikle ikinci bölümde , yani oyun meselesinde çok keyif aldım. Herkese tavsiye ederim.
Sosyal fenomen kısmı biraz eksik kalmış olsa da yaklaşımı güzel. Dili go oyununa benzetmesi, bilimsel devrimlerle birlikte yaşanan dilbilimsel dönüşümler özellikle ilgi çekici olanlar.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
kitabı bir tavsiye üzerine aldım. Henüz okumaya fırsatım olmadı ama filolojiye ilgisi olanların okuması gereken bir kitapmış.
Bendect nasıl “Hayali Cemaatler” diye kitaptan bağımsız olarak bir kavramı literatüre kattıysa, Russo nasıl “Toplum Sözleşmesi” adıyla yine aynı şekilde literatüre kattıysa Gökhan Yavuz Demir’in aynı eseri de kitabından isminden bağımsız olarak dili tanımlamada çok başarılı olmuştur. Dilin “belirsiz” bir kavram oluşu örneklerle ve açıklamalarla çok güzel ele alınmış. Özellikle ikinci bölümde , yani oyun meselesinde çok keyif aldım. Herkese tavsiye ederim.
Dil üzerine çalışanlar için okunması gereken bir kitap.
Dil Felsefesi üzerine telif eser çok az. O açıdan da önemli bir eser. Yeni yayınevine geçmesiyle harika bir kapağa kavuşmuş. Zevkle okunuyor.
Sosyal fenomen kısmı biraz eksik kalmış olsa da yaklaşımı güzel. Dili go oyununa benzetmesi, bilimsel devrimlerle birlikte yaşanan dilbilimsel dönüşümler özellikle ilgi çekici olanlar.