Fatma Barbarosoğlu Eleştiri Üzerine Yedi Söyleşi kitabında edebiyat, kültür ve eleştiri tarihimizde kendine özgü bir dil, tarz ve üslup geliştiren isimlerle eleştirinin temel çerçevesini çiziyor. Tarık Buğra, Memet Fuat, Fethi Naci, Tahsin Yücel, Gürsel Aytaç, Ayşe Şasa ve Mustafa Kutlu eleştirinin tüm yönlerini ortaya koyarken eleştirimizin yakın/uzak tarihini de yeniden düşünme imkânı sunuyor. Türk edebiyatındaki, dolayısıyla kültür dünyamızdaki süreklilik ve kopuşları kapsamlı bir şekilde kavrama fırsatı veren çalışma okura, edebiyat ortamından eleştiri geleneğine, iz bırakan dergilerden anlama ufuklarına değin geniş bir alanda rehberlik ediyor.Eleştiriyi anlamak, bilmek, keşfetmek odaklı söyleşiler 1990’ların edebî kamusunun bugüne kıyasla pek de kırılgan olmayan yapısına dair ipuçları verdiği gibi soruyu soranın bireysel tarihine dair işaretler de taşıyor. Sorular aşağı yukarı aynı frekansa sahip iken cevaplayanların meşreplerini ve mizaçlarını ortaya koyan “farklı frekanslar” okuyucunun dikkatinden kaçmayacak nitelikte.Eleştiri Üzerine Yedi Söyleşi, sadece eleştiri yordamlarıyla değil; kültürle, düşünce tarihiyle, sosyoloji ve sinemayla ilgilenenlerin de dikkatini çekecek derinlikte tartışmalar barındırıyor.
Eleştiri üzerine yedi söyleşi kendi ‘eleştiri’ kültürümüzü tanımamıza ışık tutması açısından çok önemli bir eser. Barbarosoğlu edebiyat ve sinema alanında eleştiriler yazmış isimlerle söyleşilerinde bir nevi eleştiri adabını sorguluyor ve bunu yaparken samimi ve cesur sorular soruyor. Eleştirmenin ve yazarın eleştirisi yapılan eserle ve okuyucuyla ilişkisindeki farklı dinamikler ile Türk edebiyatındaki eleştiri geleneğinde öne çıkan yaklaşımların söyleşiler yoluyla tartışılması kitabı akıcı hale getiriyor.
‘Kitap okuyucuya ulaştıktan sonra artık yazara ait değil midir?’ ve ‘Ataç’ın bir yapıta ‘beğendim/beğenmedim’ yorumunu yaparak orada bırakması eleştiride gelinecek bir ustalık makamı mıdır?’ gibi soruların cevabını merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız!
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Eleştiri üzerine yedi söyleşi kendi ‘eleştiri’ kültürümüzü tanımamıza ışık tutması açısından çok önemli bir eser. Barbarosoğlu edebiyat ve sinema alanında eleştiriler yazmış isimlerle söyleşilerinde bir nevi eleştiri adabını sorguluyor ve bunu yaparken samimi ve cesur sorular soruyor. Eleştirmenin ve yazarın eleştirisi yapılan eserle ve okuyucuyla ilişkisindeki farklı dinamikler ile Türk edebiyatındaki eleştiri geleneğinde öne çıkan yaklaşımların söyleşiler yoluyla tartışılması kitabı akıcı hale getiriyor.
‘Kitap okuyucuya ulaştıktan sonra artık yazara ait değil midir?’ ve ‘Ataç’ın bir yapıta ‘beğendim/beğenmedim’ yorumunu yaparak orada bırakması eleştiride gelinecek bir ustalık makamı mıdır?’ gibi soruların cevabını merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız!