Geriye samanlığa doğru yürüdüm. Kapıyı açtım. Hepsi bana dönmüştü. Hiçbirinin yüzüne bakamadım. Hiç kimsenin şu andan itibaren kararımı etkilemesini istemiyordum. Heyecan ve üzüntü ruhumda git gel yapmaya başlamıştı. Oradan bir an evvel uzaklaşmalıydım.“Hadi ağabey gidelim,” dedim. Annemin, yengemin elinden, yeğenlerimin gözlerinden öperken boğazımdaki düğümün çözülmesinden korkarak hiç konuşmadım. “Hoşça kalın” bile demedim. Sadece elimi salladım. Arkamı dönüp yürüdüm.Arkamdan ağabeyim geliyordu. Önümde beni nasıl bir hayat bekliyordu bilmiyordum. Bilmiyordum sonu gelmeyecek bir yola çıktığımı. Bu yolun, beni ben yapanları benden alıp yerine yenilerini koyarak beni devşirmeye çalışacağını bilmiyordum.İkinci Göç (Bölüm-VI Yeni Gurbet Ortaokul)
Basit ve kısaca öyküleştirilmiş girişlerle okuyucuya keyifli okuma sağlayan güzel bir anı kitabı.
Çameli, Kolak Köyünde ve Denizli İli varoşlarında ve biraz da Isparta Gönen Öğretmen Ortaokulunda yaşadığı hatıralarını anlatıyor. Çokçası Kolak Köyünde geçiyor. Köyde doğru düzgün radyo ve televizyon hiç yokken geçen diyaloglar, kelimeler ve deyimler var. Yani, yörenin değişime uğramamış yerel dili var. Ayrıca, köylü bir çocuğun psikolojisi ve köyün sosyolojisi var.
Pedagojik anlamda da çok fazla veriye sahip olduğunu düşündüğüm bu kitabı, eğitimle bir şekilde bağlantısı olan (öğrenci, veli, öğretmen…) herkese açık yüreklilikle önerebilirim.
Mesela: “Uçurtmamın İpi Koptu” başlığı altında “İkea Etkisi” öyle örneklendirilmiş ki; inanamazsınız. “Telefonun Telleri” başlığı altında, ömür boyu etkisini hiç kaybetmeyecek vicdan ve empati duygularının nasıl geliştiğine şahit olacaksınız…
Çocukların duyuşsal, bilişsel, psikomotor gelişimlerine örnekler oluşturan, çok değerli bulduğum anılara rastlamak, beni fazlasıyla mutlu etti.
Bazen hüzünlendiren, bazen güldüren harika bir kitap olmuş.
Aynı iklimde ve aynı zamanda geçmese de, bir nesli çocukluğuna ve eskimeyen eskisine götüren, içini titreten ve gözyaşlarını tutamadığı, muazzam leziz bir hatırat. Okuduğum, tanıdığım ve vakti zamanında bizzat dinleyebildiğim için çok şanslıyım. İyi ki….
Çok samimi bir kitap,akıcı bir dille yazılmış.Okurken kendinizi olayların içinde hissediyorsunuz.Ege bölgesinin gelenek göreneklerini,dilini,zorlu coğrafyasını öğreniyorsunuz.Mehmet beyin yaşadıklarından herkesin öğreneceği şeyler var.Emeğinize sağlık
Belirtmem lazım ki “anı kitapları” nı çok kez yarım bıraktım. Çok denedim, lakin olmadı, belki de ben içine katılamadım ne bileyim..
Kitaplığımda, kolilerde, değişik bakışlardan kaleme alınmış, hala sürünen (sonra okurum dediğim) kitaplar vardır. Bir çırpıda okuyup “tükettiklerim” de.
Bu kez öyle olmadı. Bir yudum çaydan, “dem”den, hatırımdan silinmeyen çocuksu geçmişimden veya keyf-i serenata gelip, bitmesin denilen gecelerden nasıl haz aldıysam; damağımda, damarlarımda, ruhumda.. öyle işte, santim santim sürdü bu akış!
Belki iklimi yakaladı beni, belki de dokusu!
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Basit ve kısaca öyküleştirilmiş girişlerle okuyucuya keyifli okuma sağlayan güzel bir anı kitabı.
Çameli, Kolak Köyünde ve Denizli İli varoşlarında ve biraz da Isparta Gönen Öğretmen Ortaokulunda yaşadığı hatıralarını anlatıyor. Çokçası Kolak Köyünde geçiyor. Köyde doğru düzgün radyo ve televizyon hiç yokken geçen diyaloglar, kelimeler ve deyimler var. Yani, yörenin değişime uğramamış yerel dili var. Ayrıca, köylü bir çocuğun psikolojisi ve köyün sosyolojisi var.
Duygu, hayal, bilgi, dil vs var.
Pedagojik anlamda da çok fazla veriye sahip olduğunu düşündüğüm bu kitabı, eğitimle bir şekilde bağlantısı olan (öğrenci, veli, öğretmen…) herkese açık yüreklilikle önerebilirim.
Mesela: “Uçurtmamın İpi Koptu” başlığı altında “İkea Etkisi” öyle örneklendirilmiş ki; inanamazsınız. “Telefonun Telleri” başlığı altında, ömür boyu etkisini hiç kaybetmeyecek vicdan ve empati duygularının nasıl geliştiğine şahit olacaksınız…
Çocukların duyuşsal, bilişsel, psikomotor gelişimlerine örnekler oluşturan, çok değerli bulduğum anılara rastlamak, beni fazlasıyla mutlu etti.
Bazen hüzünlendiren, bazen güldüren harika bir kitap olmuş.
Kitabın tek kötü yanı bitmesi oldu…
Aynı iklimde ve aynı zamanda geçmese de, bir nesli çocukluğuna ve eskimeyen eskisine götüren, içini titreten ve gözyaşlarını tutamadığı, muazzam leziz bir hatırat. Okuduğum, tanıdığım ve vakti zamanında bizzat dinleyebildiğim için çok şanslıyım. İyi ki….
Çok samimi bir kitap,akıcı bir dille yazılmış.Okurken kendinizi olayların içinde hissediyorsunuz.Ege bölgesinin gelenek göreneklerini,dilini,zorlu coğrafyasını öğreniyorsunuz.Mehmet beyin yaşadıklarından herkesin öğreneceği şeyler var.Emeğinize sağlık
Belirtmem lazım ki “anı kitapları” nı çok kez yarım bıraktım. Çok denedim, lakin olmadı, belki de ben içine katılamadım ne bileyim..
Kitaplığımda, kolilerde, değişik bakışlardan kaleme alınmış, hala sürünen (sonra okurum dediğim) kitaplar vardır. Bir çırpıda okuyup “tükettiklerim” de.
Bu kez öyle olmadı. Bir yudum çaydan, “dem”den, hatırımdan silinmeyen çocuksu geçmişimden veya keyf-i serenata gelip, bitmesin denilen gecelerden nasıl haz aldıysam; damağımda, damarlarımda, ruhumda.. öyle işte, santim santim sürdü bu akış!
Belki iklimi yakaladı beni, belki de dokusu!