“İslam medeniyeti dairesini oluşturan bütün kavimler, bu medeniyetin oluşum ve gelişim süreci boyunca onun rengi ile boyanmışlar, belli bir oranda kendi renklerini de bu müşterek renge katmışlar, böylelikle hikmetin ve rahmetin gereği olarak, İslam birliği tablosuna aynı rengin farklı tonlarını taşımış ve yansıtmışlardır. Mahatma Gandhi’nin, Hindistan’ın bölünmesi aşamasında söylediği; “Hindistan bir şark halısıdır, iç içe geçmiş renkleri ve desenlerinin birbirinden ayrılması mümkün değildir” sözü, İslam coğrafyası için de geçerlidir. İslam Birliği tablosunun makul ve estetik bir şekilde parçalara ayrılması mümkün değildir. Bir şark halısı parçalandığında nasıl bütün parçalarındaki renk ve desen ahengi aynı oranda kayboluyorsa, İslam Birliği parçalandığında, İslam milletini oluşturan bütün kavimler de aynı oranda kendi renk ve desenleri olan hüviyet ve mahiyetlerini kaybetmişler; büyük bir şahsiyet, yani kimlik bunalımına girmişlerdir.”“Şahidi olduğumuz bu hakikat bize gösteriyor ki mebdei ve meadı bir olan toplumlarımızın, tariki yani yolu da birdir. Aynı noktadan başlayıp yüzlerce yıl birlikte yürüdüğümüz bu yolun sonuna da birlikte ulaşmış durumdayız. Öyleyse meadın diğer anlamıyla harekete geçmek ve geçmiş çağlarımızın tecrübe ve birikimiyle her şeye yeniden başlamak imkânına sahibiz.”“İnsanlığın geleceği ne Batı’nın “Prens”inde ne Doğu’nun “Hükümdar”ında ne de milletimizin imtihanı olan “Haccac”dadır. İnsanlığın geleceği, sadece ve sadece, ahlaka dayanan kökleri ve adalete uzanan dallarıyla İslam medeniyetinin hakikat ağacındadır. Gül açan, güller açan ağacında.”
Kitap Yorumları - (0 Yorum)