Kâbe’nin ihtişamı karşısında kendinden geçen Alper, şimdiye kadar hiç duymadığı samimiyet dolu ve kalbin derinliklerinden gelen “Allah’ım!” çığlığıyla daldığı manevi alemden uyanır gibi oldu. Bu duygu yüklü hıçkırık ve gözyaşları Elif Hanım’dan gelmişti. Elif Hanım, Kâbe’nin manevi ihtişam ve güzelliği karşısında kendinden geçenlerden sadece biriydi. Allah’a duyulan aşkla, Kâbe karşısında dökülen gözyaşlarına tanıklık etmeyen hiç kimse, bu hıçkırıkların etkileyiciliğini anlayamazdı. Bu şükür gözyaşlarında üzüntünün, hüznün, mutsuzluğun, samimiyetsizliğin en ufak bir zerresi olmadığı gibi keyfin, neşenin de eseri yoktu. Bu gözyaşlarında, sevgiliyi görmeden idrak edebilmenin, O’nun misafiri olabilmenin manevi hazzı, mutluluğu vardı. İşte bu mertebeye yükselebilecek yer, nice Peygamberlerin, sevgili kulların ibadet ettiği Allah’ın evi Kâbe’ydi!
Kitap Yorumları - (0 Yorum)