“Tüm bu gürültü patırtının ne olduğunu merak eden bir grup heyecanlı çocuğun yanında,tekerlekli sandalyesinin kenarında oturuyordu.”Romanın ilk bölümü,işte böyle başlar.Öylece oturuyordur;çünkü etrafındaki faaliyetlere güçlükle katılabilen,neredeyse çaresiz bir kötürümdür.Buna rağmen,roman başladığında bir çocuk,bittiğinde ise erkekliğin eşiğinde,”Her Gün Hüzün”ün ana karakteridir.Katılmaktan aciz,acılı ve dingin yüreğiyle tekerlekli sandalyesinde etrafı gözler;Dublin’in,oturdukları kenar mahallesine dağılmış,parçası olduğu ailesinin davranışlarını ve duygularını belleğine kaydeder.Burası aslında,40’lı ve 50’li yıllarda,acılı ve sevinçli günler geçiren Dublin’dir.İhtişamı ve sefaletiyle,arka sokakların ve köhne meyhanelerin hoyrat,acımasız,alemci ve zinacı Katolik Dublin;yaşam adına muazzam bir farklılık.Chiristy Brown,tamamen duygusallıktan uzak yazar.Sözünü sakınmaz,keskin görüşlüdür.Onun,Dublin görüntüleri,sesleri,kokuları ve doğal manzaralarıyla ilgili tasvirleri,şimdiye kadar nadiren yapılmıştır.Onun karakterleri,yaşam ateşi ile yanar.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Christy Brown’ ın dünyasına tanık olmak güzeldi, iyi ki bu dünyadan geçmişsin Christy..
İlk kitabı güzeldi. Ancak Şeker Portakalı gibi ikincisi aynı tadı vermedi maalesef.
ÇOK AKICI ETKİLEYİCİ BİR ROMAN
İlk kitabın devamı olduğu için almıştım, ilk kitap kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
1.kitabı okuduktan sonra çok merak edip almıştım ancak hiç beğenmedim.müstehcenlik fazlaca vardı