"Onlar ruhunu haz veren güzelliğinden dostluğun bahar aynasını keşfettiler. Elleri hayatın küf kokan zemininde ümitle buluştu. Belki çok fazla bir şey istemediler. Yaşamın hüznünü içtikleri an, kalbin göndönümü başlamıştı."
“Hiç”liğe takmış/takılmış yazarımız iyi ki takılmış, çünkü hiçliği içinde buldukları gayet orjinal. Kendi yolculuğunda yakaladığı orjinallikleri işaretleyip daha sonra bizlere aktarma noktasında başarılı olan Nihat Dağlı ve mektuplar aracılığı ile bir sevgi serencamesi… okunmaya değer, hayatındaki küçük şeylerin farkındalığı ile mutlu olan insanlar için ise “değer”in ötesinde okunası…
Nihat Dağlı’nın okuduğum ilk kitabı. İlk başlarda biraz sıkılmıştım ama okudukça belki de yazarın dünyasına gittikçe bırakamadığım bir kitap. Hele son sayfalar kalbe dokundu. ‘ayrılığa hasret kaldık’ve ‘evet eylül çokça hüzün demektir’ bunlardan bazıları
bu kitabın bende büyük anıları vardırbeni kitap okumaya alıştıran ve kitabı sevdiren ilk eserdirbu kitap sayesinde 7 yılda 310 eser okudumbu kitabaı yazana ve bana hediye edene teşekkürler
Bir arkadaşımdan ödünç alıp okuduğum ve tadını hala hafızalarımda yaşadığım müthiş kitaplardan biri. İzdüşümlerden sonra acaba aynı yazar yazmış mı diye tereddüt geçiriyor insan. Ama evet o Nihat Dağlı. Bence müthiş bir deneme ustası o. Allah yeteneğine zeval vermesinde bizleri kitapsız bırakmasın. Bence mutlaka okunacak bir kitap.
Nihat DAĞLI’nın dördüncü kitabı olan Hiçkimseye Mektuplar işlediği konulara olan felsefik yaklaşımları ile öne çıkıyor. Bu yüzden bu tür kitaplara aşina olmayanlara ağır gelebilecek bir kitap. Mai Kelebek adını taşıyan şiiri dışında diğer yazılar adeta bir mektup şeklinde yazılmış. Zaten kitabın isminden de bu anlaşılabiliyor. Yalnız ismine bakarken bu mektuplar hiçkimse içinmiş demeyin; hata yaparsınız. Çünkü bu mektuplar aslında hepimize gönderilmiş. Bu nedenle kitap her okuyan için ona gönderilmiş bir mektup niteliğinde. Kimi mektuplara yazar ünlü bir ebebiyatçının sözlerini serlevha ederek başlamış. Bu mektuplara o sözlerde geçenlere kendi yorumlarını ekleyerek devam etmiş. Henüz genç diyebileceğimiz yazardan böylesine fikir yoğunluğu olan bir kitabı okumak bize Nihat DAĞLI’nın entellektüel seviyesi hakkında da ipuçları veriyor. Beni zorlamaz, sıkılmadan okurum diyenlere hodri meydan diyen bir eser…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
“Hiç”liğe takmış/takılmış yazarımız iyi ki takılmış, çünkü hiçliği içinde buldukları gayet orjinal. Kendi yolculuğunda yakaladığı orjinallikleri işaretleyip daha sonra bizlere aktarma noktasında başarılı olan Nihat Dağlı ve mektuplar aracılığı ile bir sevgi serencamesi… okunmaya değer, hayatındaki küçük şeylerin farkındalığı ile mutlu olan insanlar için ise “değer”in ötesinde okunası…
Nihat Dağlı’nın okuduğum ilk kitabı. İlk başlarda biraz sıkılmıştım ama okudukça belki de yazarın dünyasına gittikçe bırakamadığım bir kitap. Hele son sayfalar kalbe dokundu. ‘ayrılığa hasret kaldık’ve ‘evet eylül çokça hüzün demektir’ bunlardan bazıları
bu kitabın bende büyük anıları vardırbeni kitap okumaya alıştıran ve kitabı sevdiren ilk eserdirbu kitap sayesinde 7 yılda 310 eser okudumbu kitabaı yazana ve bana hediye edene teşekkürler
Bir arkadaşımdan ödünç alıp okuduğum ve tadını hala hafızalarımda yaşadığım müthiş kitaplardan biri. İzdüşümlerden sonra acaba aynı yazar yazmış mı diye tereddüt geçiriyor insan. Ama evet o Nihat Dağlı. Bence müthiş bir deneme ustası o. Allah yeteneğine zeval vermesinde bizleri kitapsız bırakmasın. Bence mutlaka okunacak bir kitap.
Nihat DAĞLI’nın dördüncü kitabı olan Hiçkimseye Mektuplar işlediği konulara olan felsefik yaklaşımları ile öne çıkıyor. Bu yüzden bu tür kitaplara aşina olmayanlara ağır gelebilecek bir kitap. Mai Kelebek adını taşıyan şiiri dışında diğer yazılar adeta bir mektup şeklinde yazılmış. Zaten kitabın isminden de bu anlaşılabiliyor. Yalnız ismine bakarken bu mektuplar hiçkimse içinmiş demeyin; hata yaparsınız. Çünkü bu mektuplar aslında hepimize gönderilmiş. Bu nedenle kitap her okuyan için ona gönderilmiş bir mektup niteliğinde. Kimi mektuplara yazar ünlü bir ebebiyatçının sözlerini serlevha ederek başlamış. Bu mektuplara o sözlerde geçenlere kendi yorumlarını ekleyerek devam etmiş. Henüz genç diyebileceğimiz yazardan böylesine fikir yoğunluğu olan bir kitabı okumak bize Nihat DAĞLI’nın entellektüel seviyesi hakkında da ipuçları veriyor. Beni zorlamaz, sıkılmadan okurum diyenlere hodri meydan diyen bir eser…