"Kitabımın temel tezi, insan haklarının kesinlikle Batılı olduğu ve Batı'da bu hakları ortaya çıkaran yapının, kültürün ve her şeyden önce de sürecin (ABD ve Fransa) damgasını taşıdığıdır. Ancak bu hakların Batılı olmaları evrensel olamayacakları anlamına gelmez. Yine de, bu hakların evrensel olup olmamalarının ölçütü, tanım itibariyle, Batılı = Evrensel denklemi olamaz. Bu hakların evrenselliğinin ölçütü, onların kabul edilebilirliği (üstelik bu kabulün Batı eğitimi almış veya belli bir bölgede seçkin konumda bulunan kişilerden değil, halktan gelmesi gerekir) ve öteki kültür ve yapılarla uyumluluğu olmalıdır daha ziyade. Bu kitap insan bedeninin ve ruhunun dokunulmazlığının, kanun nezdinde eşitliğin Batılı ama aynı zamanda evrenselleştirilebilir üç fikir olduğunu, bu üç fikrin Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi'nin önemli parçalarını oluşturduğunu öne sürmektedir.”—Johan Galtung
Özgürlük Heykelini yapan ülke Fransa ve onu kendi ülkesine diken ülke Amerika Birleşik Devletleri. İnsan hakları sadece batı toplumu ve bu toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlenebilecek bir durum değildir. İnsanlık sadece batıda yaşamamaktadır. Dünyanın daha az nüfusa sahip ülkelerinde, sadece bir dünya meclisinin lortlar kamarası konumuyla bir kısım ülkeler ve özellikle batılılar sadece insan haklarından yararlanıyorlar ise bu durumda ve hatta işleyişin çarklarında bir terslik söz konusudur. İnsan hakları tespitlerinde ve insanların nelere hakkı oldukları konusunda bir bildirge ya da tüm dünyayı ilgilendiren bir yayın yapılıyor ise ya da insan hakları üzerine konuşuluyor ise kesinlikle sadece batı toplumları kalıbına kalmamak gerekir. Kitap bu çerçevede bakış açısını geniş tutması ile de dikkat çekicidir. İnsan hakları yasa ve bildirgelerinin düzenlenmesi bile insan haklarını zedeleyici bir şekilde hazırlanmamalıdır.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Özgürlük Heykelini yapan ülke Fransa ve onu kendi ülkesine diken ülke Amerika Birleşik Devletleri. İnsan hakları sadece batı toplumu ve bu toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlenebilecek bir durum değildir. İnsanlık sadece batıda yaşamamaktadır. Dünyanın daha az nüfusa sahip ülkelerinde, sadece bir dünya meclisinin lortlar kamarası konumuyla bir kısım ülkeler ve özellikle batılılar sadece insan haklarından yararlanıyorlar ise bu durumda ve hatta işleyişin çarklarında bir terslik söz konusudur. İnsan hakları tespitlerinde ve insanların nelere hakkı oldukları konusunda bir bildirge ya da tüm dünyayı ilgilendiren bir yayın yapılıyor ise ya da insan hakları üzerine konuşuluyor ise kesinlikle sadece batı toplumları kalıbına kalmamak gerekir. Kitap bu çerçevede bakış açısını geniş tutması ile de dikkat çekicidir. İnsan hakları yasa ve bildirgelerinin düzenlenmesi bile insan haklarını zedeleyici bir şekilde hazırlanmamalıdır.