Fransa'nın en büyük mütefekkirlerinden olan Boran de Montesquieu, "İran Mektupları"nı ilk defa 1721'de Hollanda'da yayınlandı. Bu ilk baskıda müellifin ismi gizli tutulmuştu. Eserin başarısı çok büyük oldu; çıkan baskılar hızla kapışılıyor, bitiyordu. Bu iki ciltlik eseri, fikir ve siyâset âleminde derin bir sarsıntı yapmıştı. Voltaire: "Acaba" diyordu, "Dünyada İran Mektupları"ndan daha kuvvetli şey var mıdır? Acaba, hükümeti ve dini daha çok önemle ele alan daha mükemmel bir eser yazılmış mıdır?; beri tarafta J.J. Rousseau ise: "Size muhteşem bir eser tavsiye edeceğim: İran Mektupları!" diyordu.Ölümünden sonra, 1758, 1897, 1929 ve 1954 yıllarında eksiksiz baskılar yapıldı. Bütün eser 161 mektuptan ibârettir.
fransızcasından okumuştum türkçesi de elimde olsun diye aldım. hiç görmediği diyarlar ve insanları hakkında yazı yazan bir fransız yazarı. avrupalının gözünde müslümanları yansıtan bir kitap
Türk Mektuplarını yazmak isteyen ama İran Mektuplarını yazan yazarın Kanunların Ruhu kadar tanınmasa da beğendiğim bir eseri diyebilirim. 161 mektuptan oluşan kitap yazıldığı dönemin İran sarayını bütün çıplaklığı ile bize anlatıyor. Prensi, sarayı, haremi, cariyeleri, harem ağaları, köleleri batının istediği gibi anlatıyor. İran’ı hiç görmemiş olan yazarın döneminde çok ilgi gören bu eserinin biraz da yanlış anlamalara sebep olduğunu düşünüyorum. Çünkü batı halen bütün İslam dünyasını bu eserde yazıldığı gibi düşünüyor. Mektupların Tebriz, İsfehan , Erzurum, İzmir, Paris, Venedik gibi şehirlerden yazılmış gibi ele alınması esere bir zenginlik katmaktadır. İran, Türkler, Ruslar hakkında yazılanlar arasında mükemmel tespitlerin yer aldığını düşünüyorum. Buna rağmen batılıların kendinden olmayanları hakir görmesi bu eserde de karşımıza çıkıyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
tarihi ve kültürel pek çok dokuyu okuyucuya sunan guzel bir eder
Doğuya; batılı gezgin gözünden bakılan seyahat mektupları harika bir Montaıgne eseri.
Batının, Doğu Dünyasına bakış açısının alt yapısını oluşturan eserlerden birisi diyebilirim.Okunması gereken bir kitap.
fransızcasından okumuştum türkçesi de elimde olsun diye aldım. hiç görmediği diyarlar ve insanları hakkında yazı yazan bir fransız yazarı. avrupalının gözünde müslümanları yansıtan bir kitap
Türk Mektuplarını yazmak isteyen ama İran Mektuplarını yazan yazarın Kanunların Ruhu kadar tanınmasa da beğendiğim bir eseri diyebilirim. 161 mektuptan oluşan kitap yazıldığı dönemin İran sarayını bütün çıplaklığı ile bize anlatıyor. Prensi, sarayı, haremi, cariyeleri, harem ağaları, köleleri batının istediği gibi anlatıyor. İran’ı hiç görmemiş olan yazarın döneminde çok ilgi gören bu eserinin biraz da yanlış anlamalara sebep olduğunu düşünüyorum. Çünkü batı halen bütün İslam dünyasını bu eserde yazıldığı gibi düşünüyor. Mektupların Tebriz, İsfehan , Erzurum, İzmir, Paris, Venedik gibi şehirlerden yazılmış gibi ele alınması esere bir zenginlik katmaktadır. İran, Türkler, Ruslar hakkında yazılanlar arasında mükemmel tespitlerin yer aldığını düşünüyorum. Buna rağmen batılıların kendinden olmayanları hakir görmesi bu eserde de karşımıza çıkıyor.