İstanbul Boğazı, girenleri kucaklamak için kollarını açmış tepelerle çevrilmiş gibidir. Daha sonra Myrlea Burnu'na kadar iki mil uzunluk boyunca bir millik geçide kadar daralır. Sonra da dümdüz ilerleyerek çok sayıda liman dolu koylar oluşturur. Marmara'ya kadar büyük büküntüler ve çok sayıda koyla Byzantion'un (İstanbul'un) surlarına kadar kıvrılarak uzanır. Byzantion'un gaga gibi olan burun başı tarafından ikiye ayrılır: daha hızlı ve büyük olan bölüm Propontis'e (Marmara) doğru, girintili kıyılarla, Kadıköy'le Byzantion arası 14 stadion açılıncaya kadar yavaşça ilerler. Benzer biçimde, eş bir girişle, Karadeniz'den inen gemi yolcularını aldığı gibi, Karadeniz'e çıkanları da içinde barındırır. Öteki bölüm Keras (Boynuz; Haliç) adı verilen körfezi oluşturur.Başka söze ne gerek var? İstanbul, Boğaz olmadan var olamazdı ya da sıradan bir kent olurdu.
Daha önce İstanbul’un Tarihi Eserleri adlı kitabı yayınlanan Petrus Gyllius bu defa İstanbul Boğazı ve çevresini tanıtıyor. İki kitap birlikte dönemin İstanbul tarihi hakkında bir bütün oluşturuyor.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Daha önce İstanbul’un Tarihi Eserleri adlı kitabı yayınlanan Petrus Gyllius bu defa İstanbul Boğazı ve çevresini tanıtıyor. İki kitap birlikte dönemin İstanbul tarihi hakkında bir bütün oluşturuyor.