Bizans'ı günümüze kadar uzanan ekümeniklik iddiası ve Rum Ortodoks Kilisesi'ne dahil etmek için yapmış olduğu baskı ve zulümler nedeniyle İstanbul'da yerleşik Ermeniler için yüksek bir ruhani merkez oluşmamıştır. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethiyle İslam medeniyetine dahil olan Ermeni Başpiskoposluğu, Kudüs Patrikliği'nde olduğu gibi İslam'ın müsamahası ve zımmileri idari sistemi gereğiyle sivil yetkileri de içeren bir patriklik haline gelmiştir.
Osmanlı Devleti’nin ‘millet-i sadıka’ olarak andığı Ermeni toplumunun hem uhrevi hem de dünyevi olarak yönetiminden sorumlu olan ve Osmanlı döneminde İstanbul’da ihya edilen İstanbul Ermeni Patrikliği’nin yaklaşık 500 yıllık evrimini yüzeysel bir biçimde yansıtan güzel bir çalışma. Konu ile ilgilenenlere pek çok noktada yardımcı olabilir.
İstanbul Ermeni Patrikliği her ne kadar Osmanlı’ nın anlayış politikaları altında çok ciddi bir şekilde Ermeni halkın inanç odağı haline gelmiş olursa olsun benim öncelikle dikkat çekmek istediğim husus Rum Ortodoks Kilisesi’ nin bu günkü halinden örnek alınması gerekliliğidir. Ermeniler tarihin bir döneminde her ne kadar da Türk insanı ile ciddi bir kopuş yaşamış olsa da ve bu kopuşun ardından her ne kadar da yaşanılan acılar bir kısım çevrelerin ateşe körükle gitmeye çalışmaları nedeni ile yeniden alevlendirilmeye başlanılmış ise de ne kadar ilginçtir ki Ermeni vatandaşlarımız dışında başka ülkelerde yaşayan pek çok Ermeni Türkiye’ nin onlara verdiği büyük rahatlığı, Ermeni Patrikliği’ nin ülkemiz içerisinde serbestçe faaliyet göstermesine izin verdiğimizi unutuyor olsalar gerek. Tüm Ermenilerin daha objektif olması gerekmezmi? Dikkatle okuyun kitabı ve bakın sizler kutsal mekanlarınızın ortak yaşadığımız ülke içerisinde rahat bir şekilde ve korunarak kaldığını göremiyormusunuz?
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Osmanlı Devleti’nin ‘millet-i sadıka’ olarak andığı Ermeni toplumunun hem uhrevi hem de dünyevi olarak yönetiminden sorumlu olan ve Osmanlı döneminde İstanbul’da ihya edilen İstanbul Ermeni Patrikliği’nin yaklaşık 500 yıllık evrimini yüzeysel bir biçimde yansıtan güzel bir çalışma. Konu ile ilgilenenlere pek çok noktada yardımcı olabilir.
İstanbul Ermeni Patrikliği her ne kadar Osmanlı’ nın anlayış politikaları altında çok ciddi bir şekilde Ermeni halkın inanç odağı haline gelmiş olursa olsun benim öncelikle dikkat çekmek istediğim husus Rum Ortodoks Kilisesi’ nin bu günkü halinden örnek alınması gerekliliğidir. Ermeniler tarihin bir döneminde her ne kadar da Türk insanı ile ciddi bir kopuş yaşamış olsa da ve bu kopuşun ardından her ne kadar da yaşanılan acılar bir kısım çevrelerin ateşe körükle gitmeye çalışmaları nedeni ile yeniden alevlendirilmeye başlanılmış ise de ne kadar ilginçtir ki Ermeni vatandaşlarımız dışında başka ülkelerde yaşayan pek çok Ermeni Türkiye’ nin onlara verdiği büyük rahatlığı, Ermeni Patrikliği’ nin ülkemiz içerisinde serbestçe faaliyet göstermesine izin verdiğimizi unutuyor olsalar gerek. Tüm Ermenilerin daha objektif olması gerekmezmi? Dikkatle okuyun kitabı ve bakın sizler kutsal mekanlarınızın ortak yaşadığımız ülke içerisinde rahat bir şekilde ve korunarak kaldığını göremiyormusunuz?