Geçtiğimiz yılın son aylarında birkaç kavramla tanıştık:Covid-19, korona virüs ve pandemi... Esasen bu kavramlar vardı; ama kullanımda olmadığı için bizim gündemimizde yoktu. Küresel dünya ve küresel salgın… Okullar tatil edildi, uzaktan eğitim, sekron ve asekron eğitim gibi kavramlarla bu sebeple daha çok yüzleşmeye başladık. Salgın, sadece sağlığı değil, eğitim başta olmak üzere bütün bir hayatı etkisi altına aldı. Kuşe-i Uzlet: Karantina Günlüğü, yazarın karantina dönemlerinde tuttuğu günlüklerden oluşuyor. Bu günlüklerde, uzlet, yalnızlık, dertler, ağrılar ve sızılar arasında gelen matem haberleri… Her türlü sıkıntıya rağmen hayata sığınma çabası var. Yazar, yaşadıklarını sade ve samimi bir üslupla bize sunuyor. Şiirsel dil, düşünceyle ve tecrübeyle cem oluyor. Böylece döneme tanıklık eden bir eserin yanında, sağlam bir edebi metinle de buluşmuş oluyoruz
Bir buçuk yıldır gündemimize oturan Covid-19 küresel salgınına dair tarihe not düşülmüş , zevkle okuduğum günlük türünde bir eser. Yazar, 20 günlük karantina sürecindeki okumalarından edindiği fikirlerini ve bu süreçte yaşadığı duygularını paylaşıyor. Şiirsel tadında bir kitap.
Kûşe-i uzlet; yalnızlık köşesi, tenha ve ıssız köşe anlamına gelmektedir. Bu bilgiyi de buraya not olarak düşmek isterim. Bu yirmi günlük tecrit döneminde yaşananların yanında aile, iş, okul, çevre ve ülke ortamı lisan-ı münasiple, günlük yazım türü samimiyetiyle ele alınmış bir eser. Yazarın ifadesiyle “yaşamaktan mülhem bir günlük” olarak nitelendiriliyor. İnsanlığın, ülkenin, milletin, telaşlı şehirlilerin yaşadıkları hâl resmediliyor adeta. Yaşanan yirmi günlük uzlet dönemi gün gün şu şekilde tasniflenmiş; “haber, alışmak, huzuru aramak, inanmak, sarılmak, sohbet, kayıp saat, meşguliyet, Pir’in izinde, çoğalmak, dost olmak, insan unutur, hakikat, insanın limanı, münzevi ve sohbet, şükür daima şükür, dert ve düşünce, hatırlamak, göç mevsimi, mesafe bilinci, beklemek” başlıklarıyla yaşananlar özetlenmiştir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Bir buçuk yıldır gündemimize oturan Covid-19 küresel salgınına dair tarihe not düşülmüş , zevkle okuduğum günlük türünde bir eser. Yazar, 20 günlük karantina sürecindeki okumalarından edindiği fikirlerini ve bu süreçte yaşadığı duygularını paylaşıyor. Şiirsel tadında bir kitap.
Kûşe-i uzlet; yalnızlık köşesi, tenha ve ıssız köşe anlamına gelmektedir. Bu bilgiyi de buraya not olarak düşmek isterim. Bu yirmi günlük tecrit döneminde yaşananların yanında aile, iş, okul, çevre ve ülke ortamı lisan-ı münasiple, günlük yazım türü samimiyetiyle ele alınmış bir eser. Yazarın ifadesiyle “yaşamaktan mülhem bir günlük” olarak nitelendiriliyor. İnsanlığın, ülkenin, milletin, telaşlı şehirlilerin yaşadıkları hâl resmediliyor adeta. Yaşanan yirmi günlük uzlet dönemi gün gün şu şekilde tasniflenmiş; “haber, alışmak, huzuru aramak, inanmak, sarılmak, sohbet, kayıp saat, meşguliyet, Pir’in izinde, çoğalmak, dost olmak, insan unutur, hakikat, insanın limanı, münzevi ve sohbet, şükür daima şükür, dert ve düşünce, hatırlamak, göç mevsimi, mesafe bilinci, beklemek” başlıklarıyla yaşananlar özetlenmiştir.