Bu şal yaşamın adı mıydı, yoksa solan bir yaprağın son nefesi miydi? Ellerimde duruyordu... Dünyada insanların aradığı tek şeyin sevgi olduğunu bilmeyen mi vardı? Yaşamlar, özgürlükle yetinebilir miydi? Hiç şüphesiz içine sevgi de ekilmesi gerekmiyor muydu? Kahretsin, duman etmişti beni, nereden tanıştım diye hayıfladım kendi kendime. Yerimden kalktım, bir bir eşyalarımı bavula doldurdum. Geriye ne kalmıştı, koyamadığım benliğim mi? Yanlızlığım mı? Yoksa o şal mı? Öylece kalakaldım... Gözlerim dayanamadı, yüreğime yediğim balyoz gibi yumruğa dayanamadı... Yaşardı gözlerim, yağmurun yüze vurduğu gibi yanaklarımdan dökülüverdi damlalar... Eğildim, aldım elime İspanya'dan son yalnızlığı bir güzel katladım, bavulumun bir köşesine yerleştirdim. Kime getirdin diye sorarlarsa, ne cavap verecektim? Yanlızlığıma getirdim diyecektim hiç şüphesiz... Varsın anlamasınlar yine garip davranıyor desinler umrumda bile olmazdı...
güneydoğu da yaşayan insanların iç dünyasına yaklaşmayı iyi başarmış.bir çok yerde kendinizi buluyorsunuz.alırken ismine bakıp almıştım ama değdiğine inanıyorum.yazarın emeğine sağlık..
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
güneydoğu da yaşayan insanların iç dünyasına yaklaşmayı iyi başarmış.bir çok yerde kendinizi buluyorsunuz.alırken ismine bakıp almıştım ama değdiğine inanıyorum.yazarın emeğine sağlık..