Başak Daşman ilk öykü kitabı Kırk Evin Delisi’nde, gündelik hayatın umulmadık derecede yaralayıcı taraflarını, teselli aranan olgu ve hadiselerle yan yana getirirken günlük güneşlik bir hava sunmuyor okurlara. Ara ara yöneldiği mesel dünyası da, dünyanın kendisi gibi, iyi ile kötü, kolay ile zor arasında ayakta kalmaya çalışıyor. “Sevgilinin failini tanıyorsun. Uzun boylu, esmer, evli, iki çocuk babası… Yüzünde bir doğum lekesi var, hafif kızılımsı. Bir ülke ya da bir şehre benziyor, hatırlamadığın… Arkandan bakıyorum. Boynunda çapraz asılı çantan. Rüzgâr saçlarını savuruyor. Terlemişsin ve biraz da korkmuş. Adımların söylüyor. Sevgilinin failinin peşine düştün yine…Öldürecek ya da affedecek biri yoksa, ya dünyanın kendisiyse her gece sokaklarda aradığın. Dünyanın kendisiyse...”
Az beklentiyle aldım, çünkü öykü okumayı sevsem de yeni nesil öykücülerin hepsini çok başarılı bulmuyorum. Ama bu kitabı çok sevdim, özellikle bir hikayesi beni içine çekti. Tebrik ediyorum
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
ilk öykü dışında çok beğenemedim ama lk hikaye çok güzeldi.
Bayıldım. Her çeşit yazın türünde öyküler kaleme almayı başaran, kendini hiç tekrar etmeyen ve sıkmayan, güzide bir eser.
Başak Daşman’la karşılıklı oturduk, o bana anılarını anlattı ben kah hüzünlendim, kah güldüm kah düşündüm. Öyle içtendi kendisi gibi…
Az beklentiyle aldım, çünkü öykü okumayı sevsem de yeni nesil öykücülerin hepsini çok başarılı bulmuyorum. Ama bu kitabı çok sevdim, özellikle bir hikayesi beni içine çekti. Tebrik ediyorum