"Yeni baştan başlasaydım, aynı şeyleri mi yapardım? Kesinlikle evet, çünkü yolda bir şey öğrendim. Pek çok kişi yolda bir şey öğrenemiyor. Ya da öğrenseler de işlerine gelmediği zaman öğrendiklerini unutmayı tercih ediyorlar. Pek çok kişi ikinci bir hak verildiği takdirde bile her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Evrenin sarsılmaz kurallarından biri bu. Anlıyorum ki insanlar ancak üçüncü haklarında inanılmaz miktarda zaman, para, gençlik, enerji ve daha aklınıza ne gelirse kaybettikten veya ziyan ettikten sonra öğrenebiliyorlar. Ama yine de öğreniyorlar ya bu da bir şeydir. Bu öğrenmeyi başarabilen arkadaşlarımın hikayesi
Verilecek kararlar var, seçim yaptınız ve seçmediğiniz şeyler hayatınız boyunca sizi takip etti. Böyle yaşanır mı, bence yaşanmaz. Bu güzel bir soru mu, bence tercihlerine saygı duymayan adamlar için güzel bir soru. Mutlaka evet diyecekler çünkü. Oysa her şeyi kabullenerek yaşamak, kim olduğunu bilmek falan. Aman pff, böyle bir roman işte bu.
Jared var bir tane, grubun sportmen çocuğu. Yıldızı parlayacak, iyi bir futbolcu. Bir maç sırasında bayılıyor ve gözlerini hastanede açıyor, lösemi olduğu anlaşılıyor ve üç ay içinde ölüyor. Jared’ın ağzından olayları dinliyoruz, o bir hayalet. Anlatıcı. Daha sonra kendisini de kapsayacak bir hikâye anlatıyor. Mevzu burada başlıyor.
Karen, Richard, Pam, Hamilton, Wendy, Linus ve Jared, tayfa bu. Jared öldü, diğerleri Kanada’da küçük bir kentte birlikte takılıyorlar. Kurtulma düşüncesi var, küçük yerlerde yaşayanların hemen hemen çoğunda var, yaşadığım yerde de gördüm ben. Her neyse, kısa geçeceğim çünkü yazmaya değer farklı bir şeyler yok. Karen komaya giriyor, sevgilisi Richard’tan hamileymiş, komada doğum yapıyor. Lise bitince herkes dağılıyor bir yerlere, herkes hayatını yaşıyor ve dağılmış bir şekilde bildikleri yere, bildikleri insanların arasına dönüyorlar. Richard’ın kızının ergenlikleri, fena dağıtmış arkadaşlar, Karen’ın ailesi derken Richard alkolik oluyor, diğerleri uyuşturucu kullanıyor falan. Bu böyle gidiyor, 17 yıl sonra Karen komadan çıkana kadar.
Ya sonuç şu: Karen’ın gördüğü bazı şeyler vardı, hayal gibi. Meğer hayal değilmiş, bütün dünya bir salgın sonucu cortladığı ve sadece bizimkiler kaldığı zaman anlaşılıyor bu. Geçiş de acayip keskin, From Dusk Till Dawn gibi. Bunun üstüne Jared da geliyor ve hayatlarını b*k gibi yaşadıklarını, daha iyisini yapabileceklerini falan söylüyor. Sonra salgın öncesi zamanı yaşamaya devam ediyorlar, bunun karşılığında Karen komaya dönüyor. Gibi bir şeyler.
Yazar X Kuşağı’nın önemli yazarlarındanmış.
Komadaki Sevgilim; Uzun süre komada kalan genç bir kızın hayata karşı mücadelesini, erkek arkadaşının anlatımıyla bizlere sunuyor. Kitabın çok sürükleyici ve sade bir dille yazıldığı söylenemez.Ama kitapta anlatılanları her genç insanın okuması gerektiğini düşünüyorum.Hayata karşı verilen mücadelenin ve sevginin ne kadar mükemmel olduğunu , tüm bu yaşananlara rağmen görmemize yardımcı olan, Douglas Coupland’a teşekkürler…
Hiç kimsenin umursamadığı o tarihte, dünyanın sonu gelir. Bir salgın hastalık kısa sürede herkesi öldürür ve 6 arkadaş ile Megan (ve bebeği Jane) dünyada yaşayan tek insanlar olarak kalırlar. Peki neden onlardır? Bunun yanıtı 1978’de kanserden ölen ve 20 yıla yakın zamandır onların koruyucu meleği gibi çalışan arkadaşları Jared’in hayaletinde gizlidir. Coupland 80’ler ve 90’ların gelişmelerinin aslında insanın gerçek benliği, gerçek arzuları için hiç bir yararı olmadığı gerçeğinden yola çıkarak bu kez şaşırtıcı derecede ruhani bir eleştiri yapıyor. X kuşağı, onların anne babaları ve X kuşağının uyuşturucu, AIDS ve Internet öncesi yaşamı bilmeyen çocuklarını, tüm komplekslerini, küçük bir Kanada kasabasında bir araya getiriyor.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Verilecek kararlar var, seçim yaptınız ve seçmediğiniz şeyler hayatınız boyunca sizi takip etti. Böyle yaşanır mı, bence yaşanmaz. Bu güzel bir soru mu, bence tercihlerine saygı duymayan adamlar için güzel bir soru. Mutlaka evet diyecekler çünkü. Oysa her şeyi kabullenerek yaşamak, kim olduğunu bilmek falan. Aman pff, böyle bir roman işte bu.
Jared var bir tane, grubun sportmen çocuğu. Yıldızı parlayacak, iyi bir futbolcu. Bir maç sırasında bayılıyor ve gözlerini hastanede açıyor, lösemi olduğu anlaşılıyor ve üç ay içinde ölüyor. Jared’ın ağzından olayları dinliyoruz, o bir hayalet. Anlatıcı. Daha sonra kendisini de kapsayacak bir hikâye anlatıyor. Mevzu burada başlıyor.
Karen, Richard, Pam, Hamilton, Wendy, Linus ve Jared, tayfa bu. Jared öldü, diğerleri Kanada’da küçük bir kentte birlikte takılıyorlar. Kurtulma düşüncesi var, küçük yerlerde yaşayanların hemen hemen çoğunda var, yaşadığım yerde de gördüm ben. Her neyse, kısa geçeceğim çünkü yazmaya değer farklı bir şeyler yok. Karen komaya giriyor, sevgilisi Richard’tan hamileymiş, komada doğum yapıyor. Lise bitince herkes dağılıyor bir yerlere, herkes hayatını yaşıyor ve dağılmış bir şekilde bildikleri yere, bildikleri insanların arasına dönüyorlar. Richard’ın kızının ergenlikleri, fena dağıtmış arkadaşlar, Karen’ın ailesi derken Richard alkolik oluyor, diğerleri uyuşturucu kullanıyor falan. Bu böyle gidiyor, 17 yıl sonra Karen komadan çıkana kadar.
Ya sonuç şu: Karen’ın gördüğü bazı şeyler vardı, hayal gibi. Meğer hayal değilmiş, bütün dünya bir salgın sonucu cortladığı ve sadece bizimkiler kaldığı zaman anlaşılıyor bu. Geçiş de acayip keskin, From Dusk Till Dawn gibi. Bunun üstüne Jared da geliyor ve hayatlarını b*k gibi yaşadıklarını, daha iyisini yapabileceklerini falan söylüyor. Sonra salgın öncesi zamanı yaşamaya devam ediyorlar, bunun karşılığında Karen komaya dönüyor. Gibi bir şeyler.
Yazar X Kuşağı’nın önemli yazarlarındanmış.
Komadaki Sevgilim; Uzun süre komada kalan genç bir kızın hayata karşı mücadelesini, erkek arkadaşının anlatımıyla bizlere sunuyor. Kitabın çok sürükleyici ve sade bir dille yazıldığı söylenemez.Ama kitapta anlatılanları her genç insanın okuması gerektiğini düşünüyorum.Hayata karşı verilen mücadelenin ve sevginin ne kadar mükemmel olduğunu , tüm bu yaşananlara rağmen görmemize yardımcı olan, Douglas Coupland’a teşekkürler…
Hiç kimsenin umursamadığı o tarihte, dünyanın sonu gelir. Bir salgın hastalık kısa sürede herkesi öldürür ve 6 arkadaş ile Megan (ve bebeği Jane) dünyada yaşayan tek insanlar olarak kalırlar. Peki neden onlardır? Bunun yanıtı 1978’de kanserden ölen ve 20 yıla yakın zamandır onların koruyucu meleği gibi çalışan arkadaşları Jared’in hayaletinde gizlidir. Coupland 80’ler ve 90’ların gelişmelerinin aslında insanın gerçek benliği, gerçek arzuları için hiç bir yararı olmadığı gerçeğinden yola çıkarak bu kez şaşırtıcı derecede ruhani bir eleştiri yapıyor. X kuşağı, onların anne babaları ve X kuşağının uyuşturucu, AIDS ve Internet öncesi yaşamı bilmeyen çocuklarını, tüm komplekslerini, küçük bir Kanada kasabasında bir araya getiriyor.