Mana-yı hakiki etrafında haleler şeklinde yayılan ortak his ve ortak kavram dünyası, milli tefekkür ve sanatın harsı, milli birliğin harcıdır. Bu hars topla tüfekle yerleşmeyeceği gibi, bu harç da cebirle karılmaz. Gönül ve dil işidir. Müşterek mazmun meselesi, modern bireyciliğe hapsolmuş sözde entelektüel bilince; manayı ve yeteneği körelten, kendini tekrara ve şiiri kısıtlamaya açık bir kalıplaşma olarak görünebilir. Halbuki kalıplaşan; şekilden, taklitten ve tekrardan ibaret kalan şiir, milli tarih ve bilinç süzgecinde elenmekte ve itibar görmemektedir. Aynı mazmunları kullanan yüzlerce hatta binlerce şair içinden Baki'yi, Nef'i'yi ve Nedim'i öne çıkaran iltifat, her zaman marifete ve hünere yönelmiştir, yönelecektir.Birden çok dile yansıyan müşterek mazmunlar, İslam ülkesini içi ayna döşeli bir eve dönüştürmüştür. Şair kabe gibi dört köşeli olan bu evin yansımaları içinde, bin bir köşeli bir aşka ulaşır. Şair aynaya her bakışında, aslında bir olan hakikati, iç içe geçmiş sonsuz yansımalar halinde görür. Her söyleyiş, sürekli çağlayan bir nehrin akışında olduğu gibi, kaynağından yeni gelen bir suyun geçişi ile aşkı terennüm eder. Uzaktan bakanlar nehri hep aynı görse de, akıp giden devinim içinde hiçbir şey aynı değildir. Aynı nehirde iki kez yıkanılmamaktadır. Dalgaları sayan meczubun dediği gibi: "Geçen geçti, bu gelen Bir'dir".
Kitap Yorumları - (0 Yorum)