Dostluklar; renk, ırk, dil ve dinde değil, yürekte filizlenir, kök salar!Demir ile Vasili… Biri Türk, diğeri Rum iki kan kardeş. 1900’lü yılların başında, Türk, Rum ve Ermenilerin huzur içinde bir arada bulundukları Trabzon’un bir köyünde yaşamaktadırlar…Altmışlı yaşlarına merdiven dayadıklarında, ardı ardına gelen olaylar ve topraklarının komşu bir devlet tarafında işgal edilmesi sonucunda hayatları alt üst olur, düzenleri bozulur. Akıllara ziyan kavga ve çekişmeler içinde bulurlar kendilerini. Bunlara direnirken tek silahları, yıkılmaz dostluklarıdır. Acıya, zulme ve kadere bu sayede meydan okurlar.Yaptıkları şey, nehirlerin akışını tersine çevirmeye uğraşmaktır aslında. Buna güçlerinin yetip yetmeyeceğini zaman gösterecektir…Birinci Dünya Savaşı’ndan tehcire, işgal altındaki Trabzon’a, muhacirliğe, Rus Devrimine, İstanbul ve İzmir’in işgaline ve Kurtuluş Savaşı’na uzanan bir Karadeniz hikâyesi. Karadeniz gibi coşkulu, dalgalı, heyecanlı...
Kitap bir solukta okunacak sade bir dille yazılmış.Fakat bir Karadenizli olarak roman kahramanının düşünce yapısını pek yöremiz insanıyla örtüştüremedim.Okuyucuların keyfini kaçırmayayım ama Roman izleği aşırı derece tesadüflere dayanıyor.Söz gelimi Bir eşkıya roman, kahramanlarıyla bir şekilde hem giresunda hem orduda rastlıyor bu da yetmezmiş gibi bir diğer kahramanla Trabzonda rastlaşıyor yetmez aynı zaman da bu son rastladığının annesini öldürmüş oluyor.Bu kadar tesadüf olur mu diyeymiyorsunuz çünkü aynı kişi annesini öldürdüğü kahramanın babasının diğer eşinin kardeşi oluyor.Kahramanımızın çok iyilik yaptığı bir Ermeni yaşlı çiftin oğlu olduğunu da ekleyeyim.
kitabın ilk sayfalarında kitaba adapte olamadım.ancak ilerleyen bölümlerde olaylar geliştikçe kitabı daha bir heyecanla okudum.bir trabzonlu olarak,şehrimin o yıllardaki halini gözümde canlandırarak keyifle okudum.tavsiye ederim
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Evet biraz rastlantılar romanın büyüsünü bozuyor ama gene de bir solukta okunacak bir karadeniz hikayesi
Kitap bir solukta okunacak sade bir dille yazılmış.Fakat bir Karadenizli olarak roman kahramanının düşünce yapısını pek yöremiz insanıyla örtüştüremedim.Okuyucuların keyfini kaçırmayayım ama Roman izleği aşırı derece tesadüflere dayanıyor.Söz gelimi Bir eşkıya roman, kahramanlarıyla bir şekilde hem giresunda hem orduda rastlıyor bu da yetmezmiş gibi bir diğer kahramanla Trabzonda rastlaşıyor yetmez aynı zaman da bu son rastladığının annesini öldürmüş oluyor.Bu kadar tesadüf olur mu diyeymiyorsunuz çünkü aynı kişi annesini öldürdüğü kahramanın babasının diğer eşinin kardeşi oluyor.Kahramanımızın çok iyilik yaptığı bir Ermeni yaşlı çiftin oğlu olduğunu da ekleyeyim.
çatı ve hikaye güzel ama yazarın acemiliği haliyle yansıyor satırlara. zaten iddiası olmadığını ve bir iz bırakmak istediğini belirtiyor.
trabzonlu olarak romana espri havası katan temel karakteri bomba
kitabın ilk sayfalarında kitaba adapte olamadım.ancak ilerleyen bölümlerde olaylar geliştikçe kitabı daha bir heyecanla okudum.bir trabzonlu olarak,şehrimin o yıllardaki halini gözümde canlandırarak keyifle okudum.tavsiye ederim