Bir baba okşadı başını kızının, güvenle bıraktı yatğında uyusun diye...Bir baba büyüttü kızını, bırakıverdi dünyaya yaşasın diye...Bir oğul, anne-babasını salıverdi toprağa, dönüverdi insanlık enkazı arasına...Sonra bu oğul ve kız enkazlar arasında gözkırptılar birbirlerine...Yürek kavşağında onları buluşturan acının mührüydü...Acı demek kalbin tam zamanı demekti....Oğul, Perperok'du.... Kız, Ferda..."
Aydın Altay, çok farklı bir dille ve orijinal bir üslupla büyüleyici şiirler yazmış. Her bir satırı çok derin anlamlar içeriyor. Bir tek mısrası dahi insanı alıp, bambaşka alemlere götürüyor. Bir günlük ömrü olan kelebeğin yani Perperok’un, yarına yani Ferda’ya olan aşkıdır dile gelen. Perperok, Ferda’ya kavuşmayı ölürcesine istiyordu. Kavuşma ölüm demekti ancak aşkın yanında ölmenin hiçbir önemi yoktu. Bedeli ölüm dahi olsa o tadı istiyordu. Ve şöyle diyordu: “Perperok’um; ha bir gün yaşamışım ha yüz yıl teninde ölmekse, bir günlük ömür bana gam değil” Bu aynı zamanda Ferda’nın da aşk hikayesi. O da Perperok’a kavuşmayı istiyor ancak sevdiğinin kendi kollarında yok olmasının acısına dayanamayacağı için gelmesini istemiyor. Şöyle sesleniyor Perperok’una: “ne olaydı, derinden bir hasret işlediğinde nazenin yüreğine; tutuverip hasreti en onulmaz kuytulara rahnedeydi.. bir kucaklaşmanın ardında bir uğurlama olmayaydı.” Ama aynı zamanda var oluş hikayesidir, kimi zaman Perperok’un kimi zaman Ferda’nın ağzından dökülür: bize inen vahiydi sarsılınca can ile beden her hal üzere şekillenir kalp ne gelir elden Aşk bu kitapta anlam kazanır; esas olan aşktır. Aşık ile maşukun hikayesidir. Kelebeğin bir günlük ömrü vardır; bu bir günlük aşktır ama bir ömrün adandığı aşktır.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Aydın Altay, çok farklı bir dille ve orijinal bir üslupla büyüleyici şiirler yazmış. Her bir satırı çok derin anlamlar içeriyor. Bir tek mısrası dahi insanı alıp, bambaşka alemlere götürüyor. Bir günlük ömrü olan kelebeğin yani Perperok’un, yarına yani Ferda’ya olan aşkıdır dile gelen. Perperok, Ferda’ya kavuşmayı ölürcesine istiyordu. Kavuşma ölüm demekti ancak aşkın yanında ölmenin hiçbir önemi yoktu. Bedeli ölüm dahi olsa o tadı istiyordu. Ve şöyle diyordu: “Perperok’um; ha bir gün yaşamışım ha yüz yıl teninde ölmekse, bir günlük ömür bana gam değil” Bu aynı zamanda Ferda’nın da aşk hikayesi. O da Perperok’a kavuşmayı istiyor ancak sevdiğinin kendi kollarında yok olmasının acısına dayanamayacağı için gelmesini istemiyor. Şöyle sesleniyor Perperok’una: “ne olaydı, derinden bir hasret işlediğinde nazenin yüreğine; tutuverip hasreti en onulmaz kuytulara rahnedeydi.. bir kucaklaşmanın ardında bir uğurlama olmayaydı.” Ama aynı zamanda var oluş hikayesidir, kimi zaman Perperok’un kimi zaman Ferda’nın ağzından dökülür: bize inen vahiydi sarsılınca can ile beden her hal üzere şekillenir kalp ne gelir elden Aşk bu kitapta anlam kazanır; esas olan aşktır. Aşık ile maşukun hikayesidir. Kelebeğin bir günlük ömrü vardır; bu bir günlük aşktır ama bir ömrün adandığı aşktır.