‘Toplumu, kimliği, toplumsal sistemi doğası gereği kırılgan ve tartışmaya açık olarak gören yaklaşımıyla post-Marksizm; tikel, farklılaşmış kimlikler alanını birleştirmek için sonu gelmez çabaya hegemonya adını verir. Toplumsal, iktisadi olanın bağımsız maddiliğinin teknisist determinizminin baskısından kurtarıldı, fakat yerine hegemonyanın yarattığı nedensellik döngüsü kondu. Hegemonya kavramı, Gramsci’nin bu post-yapısalcı okuması sonucu, toplumsal yapılardan ve kurumlardan bağımsız bir varlık, dışarısı olmayan, kendi kendini kuran içine kapalı bir döngüsellik haline gelir. Laclau ve Mouffe bitimsiz, sonu hiçbir zaman gelmeyen hegemonya görüşüyle hegemonyaya, Marksizmin ortodoks yorumundaki ekonominin işlevine benzer bir statü vermektedirler. Ekonominin işlevlerini üzerine alan hegemonya, ilişkisiz ilişki haline gelmiştir. Temel toplumsal sınıflardan veya sınıfsal bağlamından koparılan hegemonya kavramı, bu post-yapısalcı okumada tüm sınıfsal içeriğini kaybeder veya içeriksizleşir.’
Özellikle sosyalist ve marksist terminolojiye sahip olmayanlar için ağır sayılabilecek bir dili var. Ben Kamu hukuku yüksek lisansı demokrasi teorileri dersi için faydalandım. yani siyaset bilimci olmadığım içinde anlamakta zorlanmış olabilirim ama Radikal Demokrasi konusunda Fuat Keyman’dan sonra başvurulan ikinci kaynak olarak duruyor. ( bu konuda makaleler çok fakat kitap haline gelen sınırlı sayıda kaynak var) bu yüzden kitaplıklarda bulundurulması gereken bir kitap.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Özellikle sosyalist ve marksist terminolojiye sahip olmayanlar için ağır sayılabilecek bir dili var. Ben Kamu hukuku yüksek lisansı demokrasi teorileri dersi için faydalandım. yani siyaset bilimci olmadığım içinde anlamakta zorlanmış olabilirim ama Radikal Demokrasi konusunda Fuat Keyman’dan sonra başvurulan ikinci kaynak olarak duruyor. ( bu konuda makaleler çok fakat kitap haline gelen sınırlı sayıda kaynak var) bu yüzden kitaplıklarda bulundurulması gereken bir kitap.