“En çok, böyle bir kitap okumak istediğim için yazdım.”Bünyamin Aksoy Duygularla örülü bir evren, masum yıllara duyulan derin bir özlemve yarım kalmış her şeye acı bir sitem.Bir yanda zamanın önüne gelen her şeyi ezerek dönen çarkı ve sel gibi akan mevsimler;öte yanda sermayesi gün be gün tükenen insan ve onun ümitsiz çırpınışı.Gidenler kalanlar; rüyalar gerçekler; git gide bulanan çizgiler vekeskin ve sivri köşeleri usul usul törpüleyen kekremsi keder!Acı, öfke, kavrayış ve uzlaşı...Evrensel bir mekanda yüzyıllara aşina bir macera.
Rüya Lekesi, birbirinden bağımsız parçalardan oluşuyor gibi gözükse de, kitap bittiğinde birbirini tamamlayan parçalardan oluşan güzel bir resim çıkıyor ortaya. Gonçarov’un Oblomov’una benzer bir çocukluk ve masumiyet yıllarına duyulan özlem birçok sayfaya sinmiş. Kitabın bir çok bölümünde belli belirsiz bir hesaplaşma, iç savaş göze çarpıyor. Diyaloglar masalsı anlara kapı aralıyor ama kapı birden bire kapanıyor. Belli ki karakterlerin kim olduklarından çok ne yaşadıkları ne hissettikleri verilmek isteniyor. Kurumuş ağaçların dallarının konuşma arzusu; toprağın, bağrına basmak için ölüye seslenişi; içeri giren ev sahibine merakla bakan eşyalar; yastığa başını usulca koyan yalnızlık, korkuyla kara deliğe bakan gezegenlerin doğallıkla kendine yer bulabildiği bir kitap. Kitabın aynı anda iki dilde olması da İngilizce okumayı sevenler, ya da karşılaştırma yaparak edebi bir çalışma okumak isteyenlere cazip gelebilir. Özetle, Türk Edebiyatı’na mütevazi ve renkli bir katkı olmuş.
Kitapta yer alan hikayelerde, kendinizi olayın içinde gibi hissediyorsunuz. Olaylar, yaşanmışlıklar üzerine daha detaylı düşünmenizi sağlıyor. Her hikayenin Türkçe olmasının yanında İngilizce çevirisinin de olması kitaba ayrı bir hayranlık duyulmasının diğer nedeni. İlgilenenlere samimiyetle tavsiye ediyorum.
Büyük bir keyifle okuyacağınız bir kitap, karşılıklı sayfalarda hem Türkçe hem de İngilizce yazılmış olması ayrıca güzel. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Rüya Lekesi, birbirinden bağımsız parçalardan oluşuyor gibi gözükse de, kitap bittiğinde birbirini tamamlayan parçalardan oluşan güzel bir resim çıkıyor ortaya. Gonçarov’un Oblomov’una benzer bir çocukluk ve masumiyet yıllarına duyulan özlem birçok sayfaya sinmiş. Kitabın bir çok bölümünde belli belirsiz bir hesaplaşma, iç savaş göze çarpıyor. Diyaloglar masalsı anlara kapı aralıyor ama kapı birden bire kapanıyor. Belli ki karakterlerin kim olduklarından çok ne yaşadıkları ne hissettikleri verilmek isteniyor. Kurumuş ağaçların dallarının konuşma arzusu; toprağın, bağrına basmak için ölüye seslenişi; içeri giren ev sahibine merakla bakan eşyalar; yastığa başını usulca koyan yalnızlık, korkuyla kara deliğe bakan gezegenlerin doğallıkla kendine yer bulabildiği bir kitap. Kitabın aynı anda iki dilde olması da İngilizce okumayı sevenler, ya da karşılaştırma yaparak edebi bir çalışma okumak isteyenlere cazip gelebilir. Özetle, Türk Edebiyatı’na mütevazi ve renkli bir katkı olmuş.
Kitapta yer alan hikayelerde, kendinizi olayın içinde gibi hissediyorsunuz. Olaylar, yaşanmışlıklar üzerine daha detaylı düşünmenizi sağlıyor. Her hikayenin Türkçe olmasının yanında İngilizce çevirisinin de olması kitaba ayrı bir hayranlık duyulmasının diğer nedeni. İlgilenenlere samimiyetle tavsiye ediyorum.
Büyük bir keyifle okuyacağınız bir kitap, karşılıklı sayfalarda hem Türkçe hem de İngilizce yazılmış olması ayrıca güzel. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.