James Joyce’un yarı otobiyografik bu romanı, genç Stephen Dedalus’un bir sanatçı olabilme arzusuyla, hayal gücünü boğan ve yaratıcılığını sindiren kiliseye, okula ve topluma başkaldırışını anlatıyor. Joyce’un İrlanda’da geçen çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek kaleme aldığı bu anlatı, sanatçının bağımsızlığını ilan etmesi için ailevi, kültürel ve milli değerlerini sorgulamasını ele alıyor. 19. yüzyıl sonunda Dublin’de dünyaya gelen Stephen Dedalus’un bilinci, İrlanda’nın tarihî ve siyasi hareketleriyle, Katolik Kilisesi’nin kültürü ve değerleriyle yoğrulmuştur. Roman boyunca entelektüel, cinsel ve manevi gelişimini adım adım izlediğimiz Stephen, aldığı dinî eğitim ve ilkgençlik yılları boyunca kendisini öğretmenlerinden, ailesinden ve çevresinden ayrı tutanın ne olduğunu fark edeceği bir uyanış anına doğru ilerlemektedir. Sanatçı’nın Bir Genç Adam Olarak Portresi, Dublinliler’in sosyal gerçekçiliğini Ulysses’in sembolizmine bağlayan bir halka niteliği taşıyor. “Joyce tek eliyle 19. yüzyılı yerle bir etti.” T.S. ELIOT
Sanırım kitap en çok toplumda sıkışmış ruhlara hitap ediyor. James Joyce’un hayatı hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz yarı otobiyografik bir roman. Kitabın başkarakteri olan Stephen Dedalus’un büyüme sürecinde yaşadıklarını anlatıyor yazar. Nasıl özgür olunur sorusunun üzerinde duruyor. Aile baskısının birey üzerindeki etkisi, dönemin muhafazakar okulları ve kişinin dine bağlı kalması gibi durumlar ise bu soru bağlamında ustalıkla işlenmiş. Yazarın dili kitabın bazı yerlerinde kafa karıştırıcı olabiliyor. Bu yüzden gün içindeki küçük boşluklarda okunabilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum. 24 saat içinde James Joyce’a ayrıca bir vakit ayırmanız gerekebilir:) Bunun sebebi sayfalar arasındaki herhangi bir cümlede duraklayıp sizi uzun uzun düşünmeye sevk etmesi elbette.
Eser ve yazar arasındaki bağlantılar en ilgi çekici ve çarpıcı durumdur. Aynı zamanda dönemin karmaşalarını ve zihniyetini çok iyi ifade edebilmiş bir eser.
Bir insanın çocukluktan yetişkinliğe doğru giden süreçte kendini keşfetme öyküsü. Benliğini hapseden şeylerden – din, aile , ulus , dil – kurtulma ve özgürlüğe doğru ilerleme çabası. Dördüncü bölümün sonları ve beşinci bölümün başlarında biraz sıkılsam da Joyce ile tanışmaktan mutluluk duyduğum bir kitap oldu. Ayrıca Murat Belge’nin son sözünün kitabı anlamlandırma hususunda okuyucuya büyük yardımı olduğunu düşünüyorum.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Sanırım kitap en çok toplumda sıkışmış ruhlara hitap ediyor. James Joyce’un hayatı hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz yarı otobiyografik bir roman. Kitabın başkarakteri olan Stephen Dedalus’un büyüme sürecinde yaşadıklarını anlatıyor yazar. Nasıl özgür olunur sorusunun üzerinde duruyor. Aile baskısının birey üzerindeki etkisi, dönemin muhafazakar okulları ve kişinin dine bağlı kalması gibi durumlar ise bu soru bağlamında ustalıkla işlenmiş. Yazarın dili kitabın bazı yerlerinde kafa karıştırıcı olabiliyor. Bu yüzden gün içindeki küçük boşluklarda okunabilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum. 24 saat içinde James Joyce’a ayrıca bir vakit ayırmanız gerekebilir:) Bunun sebebi sayfalar arasındaki herhangi bir cümlede duraklayıp sizi uzun uzun düşünmeye sevk etmesi elbette.
Eser ve yazar arasındaki bağlantılar en ilgi çekici ve çarpıcı durumdur. Aynı zamanda dönemin karmaşalarını ve zihniyetini çok iyi ifade edebilmiş bir eser.
Joyce okumalarında başlangıç olarak tercih edilebilir
Çok güzel bir kitap. Joyce’u anlamak için okunmalı
Bir insanın çocukluktan yetişkinliğe doğru giden süreçte kendini keşfetme öyküsü. Benliğini hapseden şeylerden – din, aile , ulus , dil – kurtulma ve özgürlüğe doğru ilerleme çabası. Dördüncü bölümün sonları ve beşinci bölümün başlarında biraz sıkılsam da Joyce ile tanışmaktan mutluluk duyduğum bir kitap oldu. Ayrıca Murat Belge’nin son sözünün kitabı anlamlandırma hususunda okuyucuya büyük yardımı olduğunu düşünüyorum.