Aradan aylar geçmişti. Kış geride kalmış bahar gelmişti. Ankara’da tam bir bahar havası kendini gösteriyordu.Bir sabah her zamanki gibi Bekir okula gitti. Ben de evde gerekli işleri yapıyordum. Kapı çalındı. Beklediğim kimse olmadığı için şaşırdım. Tereddüt içinde kapıya gittim. Gözetleme deliğinden baktım. Babamla kayınpederimi gördüm, çok şaşırdım. Acaba mühim bir şey mi olmuştu? Hemen kapıyı açtım. Sevinç ve heyecanla babama sarıldım. “Hoş geldin babacığım. Canım benim.”“Hoş bulduk kızım.”Kayın pederimin elini de öptüm: “Hoş geldiniz babacığım.”“Hoş bulduk kızım.”“İçeri girin.”Hep beraber içeri girdik. Beraberlerinde getirdikleri eşyaları da içeri aldılar. Eşyalar içinde iki tane büyük balya çok dikkat çekiyordu. İçimde bir merak ve heyecan vardı. Babamla kayınpederimin yan yana gelmesi mutlaka mühim bir şeyin habercisi idi. Hem de iyi şeylerin habercisi olmalıydı. Ayrıca büyük balya halindeki eşyalar da merakımı arttırıyordu.“Bu ne hal baba? Hayırdır.” dedim. “Hayır kızım hayır.” dedi babam. Kayın pederim gene bir espri patlattı: “Bizim şerle işimiz yok kızım.”Çok neşeli ve sevinçli oluşları olumsuz bir şey olmadığının işareti idi. Bundan emin oldum. Ancak olanları henüz anlayamamıştım. Bir sürpriz olduğu kesindi.“Aç mısınız? Size hemen bir şeyler hazırlayayım.” “Şimdilik kahve yap.” dedi kayın pederim. Babam da: “Önce kahveyle yorgunluk atalım.” diye ilâve etti.Mutfağa girip kahve yapmaya hazırlanıyordum ki kapı tekrar çaldı. Elimdekileri bırakıp kapıyı açmaya gittim. Yine gözetleme deliğinden baktım. Bu sefer beni daha çok şaşırtan bir manzarayla karşılaştım. Kapıdakiler annem, kayın validem ve Fadime idi. Sevinç çığlığı atarak kapıyı açtım.“Anne!… Anneciğim…” Annemle birbirimize sarıldık, birbirimizi yüzlerimizden, saçlarımızdan öptük. Kayın validem, Haydar ve Fadime ile de sarılıp öpüştük.“İçeri girin.”İyiden iyiye bir mizansenle karşı karşıya olduğumu anlamıştım. Sevincimden uçacak gibiydim. Çığlık atarcasına, “Artık neler olduğunu bana anlatın.” dedim.“Baskın basanındır diye baskına geldik.” dedi kayın pederim.“Hadi kızım karnımız aç.” dedi kayın validem. “Misafir aç bekletilmez.”“Babamlar kahve istemişlerdi.”“Yok yok. Onlar usulden kahve istemişlerdir. Bizim gelmemiz için vakit kazanmayı düşünmüşlerdir. Yoksa onlar da bizim kadar açlar.”Annelerim, Fadime ve ben mutfağa girdik. Yemek için bir şeyler yapmaya başladık.Anneme, “Keşke Haydar’ı da getirseydiniz.” dedim. Annem, gayet sakin bir eda ile, “Bakarsın o da gelir.” dedi. Bu herhalde yeni bir sürprizin işareti olmalıydı. Kayın valideme de: “Keşke Meryem’i de getirseydiniz.” dedim. Yüzünde muzipçe bir gülümseme vardı. “Dileğini sıkı tut. Belki ona da kavuşursun.”Artık sürprizlere alışmıştım. Bir yandan mutfakta iş yapıyor diğer yandan annem ve kayın validemin sözlerinin ne mânâya gelebileceğini düşünüyordum ki kapı tekrar çaldı. Artık öncekiler kadar meraklı değildim. Sakin bir tavırla gidip kapıyı açtım. Karşımda Meryem ve Haydar’ı gördüm. Çok şaşırmıştım. El ele tutuşmuşlardı ve ellerinde de birkaç paket bulunuyordu...
Kitap Yorumları - (0 Yorum)