Anadolu Selçuklu Sultanlığı bünyesinde dinlerüstü bir uzlaşma yaratmayı başaran Mevlana Celaleddin Rumî, Hacı Bektaş ya da Endülüslü mutasavvıf İbn Arabî gibi güçlü şahsiyetler, açık ve hoşgörülü bir tasavvuf anlayışının kaynağını oluşturdular. Rum diyarının insanlarına, yani Anadolu ve Balkanlar'daki Hıristiyanlara uyarlanan bu tasavvuf anlayışı, aile tarafından Mevlevîlere, tasavvufi açıdan İbn Arabî'ye bağlanan ve olasılıkla Bektaşîlerle kaynaşmış bir hareketin kurucusu olan Şeyh Bedreddin ve müridleri tarafından görkemli bir şekilde temsil edildi. Üstelik onlar politik bağlamda çok daha ileri giderek, Osmanlı dünyevi erkini silahlı isyan yoluyla devirmeyi denediler.
Michel Balivet adlı yabancı araştırmacı tarafından kaleme alınan “Şeyh Bedreddin: Tasavvuf ve İsyan” alt başlıklı bu kitap Osmanlı devri mutasavvıfları arasında ismi etrafında büyük tartışmalar oluşmuş olan Şeyh Bedreddin hakkında kaleme alınmış bilimsel bir araştırma. Bedreddin’in hayatı ve etkileri devrin tarihi ekseninde başarılı bir şekilde inceleniyor. 14 yüzyıl sonu 15. yüzyıl başı Osmanlı topraklarında İslam’ın yayılışında büyük pay sahibi olan sufilerin toplum içindeki etkinlikleri için mükemmel bir vaka takdimi de denebilir. Devrin zahiri ulemasının fetvası ile darağacında can veren bu etkin sufinin, tasavvufu bir “miskinler mesleği” olarak sunan anlayışların iddialarına en güzel yanıt olan tavrını ele veren ipuçlarını yabancı bir yazardan okumak oldukça heyecan verici. “Anadolu’nun Hallacı” olarak anılan Şeyh Bedreddin’in makama-mevkie-mansıba metelik vermeyen bu tavrı ile bugünkü bazı “sözde mutasavvıflar”ın halini kıyaslamak da oldukça öğretici olacaktır.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Şeyh bedreddin ile ilgili oldukça kısa ve öz bir araştırma. Meraklısı için bir kaynak kitabı niteliğinde.
Michel Balivet adlı yabancı araştırmacı tarafından kaleme alınan “Şeyh Bedreddin: Tasavvuf ve İsyan” alt başlıklı bu kitap Osmanlı devri mutasavvıfları arasında ismi etrafında büyük tartışmalar oluşmuş olan Şeyh Bedreddin hakkında kaleme alınmış bilimsel bir araştırma. Bedreddin’in hayatı ve etkileri devrin tarihi ekseninde başarılı bir şekilde inceleniyor. 14 yüzyıl sonu 15. yüzyıl başı Osmanlı topraklarında İslam’ın yayılışında büyük pay sahibi olan sufilerin toplum içindeki etkinlikleri için mükemmel bir vaka takdimi de denebilir. Devrin zahiri ulemasının fetvası ile darağacında can veren bu etkin sufinin, tasavvufu bir “miskinler mesleği” olarak sunan anlayışların iddialarına en güzel yanıt olan tavrını ele veren ipuçlarını yabancı bir yazardan okumak oldukça heyecan verici. “Anadolu’nun Hallacı” olarak anılan Şeyh Bedreddin’in makama-mevkie-mansıba metelik vermeyen bu tavrı ile bugünkü bazı “sözde mutasavvıflar”ın halini kıyaslamak da oldukça öğretici olacaktır.