Kur’ân, insanlara yalnız dinî, ahlâkî, hukûkî kanunlar ve kaideler getirmekle kalmamış, aynı zamanda şu âna kadar bilinebilen en mükemmel koruyucu hekimlik kaidelerini ve prensiplerini de getirmiştir. Hatta diyebiliriz ki Kur’ân, sadece koruyucu hekimlik ile ilgili sahalarda değil, diğer bütün alanlarda da getirdiği hükümlerle insan sağlığını korumayı hedeflemiştir. Kur’ân’da bazı gıda maddelerinin adı zikredilmiş, fakat geniş ve tafsilâtlı bir biçimde bu maddelerin özelliklerine yer verilmemiştir. İstenilen ölçüde geniş ve tafsilâtlı bir biçimde besin bilgisinin bulunması da zaten gayesine ters düşerdi. Ancak bu konuda dikkat çekici bir husus vardır ki, o da bu gıda maddelerinin adıdır. Kur’ân’da zikredilen bu gıda maddeleri, insan sağlığı için mutlaka lüzumlu olan protein, karbonhidrat ve yağları ihtivâ etmektedir. Proteinli yiyeceklerden et, balık ve sütü zikreden Kur’ân, karbonhidratlı yiyeceklerden ise, buğday, soğan, sarımsak, mercimek, hurma ve üzüm gibi sebze ve meyveleri zikretmekte ve nebatî yağlardan bahsetmektedir. Kur’ân’da adı geçen besin maddelerinin; Kur’ân gibi ilâhî, mu’ciz ve kıyâmete kadar gelecek insanlara rehber olan bir kitapta zikredilmesinin hikmetleri olmalıdır. Yani bunlar öylesine ve gayesizce zikredilmiş olamazlar. Muhakkak bunların insanlara ziyade bir faydası olmalı ki, dünya üzerinde bulunan birçok sebze ve meyveden sadece bunlar zikredilmiştir. İşte bu araştırmada, Kur’ân’da adı geçen bu gıda maddelerinin insan beslenmesindeki yeri ve faydalarıyla birlikte onların tıbbî faydaları, şifa yönleri üzerinde durulmuştur. Ele alınan konulardan biri de zararlı yiyecek ve içeceklerdir. Kur’ân’ın yenilmesini ve içilmesini yasakladığı maddeler bugünkü tıp tarafından da zararlı ilan edilmiştir. Günümüzde sentetik maddelerle hazırlanan bazı ilaçların yan etkilerinden dolayı kullanımı terkedilirken, bunun yanında yan etkisi çok az bitkisel menşeli ilaçlara ilginin arttığı da bir gerçektir. Bu sebeple ilim ve teknolojide ileri ülkeler sanayilerinde nebatî menşeli hammadde kullanmaya başlamışlardır. Bu çalışma, işin meraklıları ve mütehassıslarına bu hususta bir fikir verecektir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) ifadesiyle Kur’ân: “Onda öncekilerin haberleri gibi, sonra geleceklerin de haberleri mevcuttur. Aranızda çıkacak meselelerin (ihtilafların) hükmü de vardır. Bir de onun bedî (orijinal) mânâları tükenmez, çok tekrarlanmakla eskimez.”1 bir kitaptır Yani o tükenmez bir hazinedir. Onun için her asırda Kur’ân’ın yüzlerce tefsirini yazan değerli âlimler, Kur’ân’ın değişik yönlerini ele alıp tefsir etmişler, Müslümanlar da bunlardan istifade etmişler ve etmektedirler. İnşallah kıyâmete kadar da “bedî (orijinal) mânâları tükenmez” hükmünce, Kur’ân’ın değişik yönleri ele alınıp tefsir edilecek, kapalı çok yönleri gün yüzüne peyderpey çıkacaktır. Bu mütevazı çalışmada, Kur’ân’ın sadece bir yönü ele alınıp incelenmiştir. Aslında bu konu, tıp ve beslenme hususunda uzmanlaşmış, aynı zamanda Arapça bilen, Kur’ân’a ve Kur’ân tefsirlerine vâkıf kimselerin yapması gereken bir çalışmadır. Veya ortaklaşa yapılabilecek bir çalışmadır. Bu araştırma her ne kadar Tıbb-ı Nebevî’ye geniş olarak temas etmediyse de, Kur’ân’da adı geçen besin maddesi hakkında sevgili Peygamberimiz’den (s.a.s)) rivâyet edilen bir hadis varsa o da zikredilmiştir.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)