‘’Yalnız olmaktan nefret ediyorum, keseli hayvanlar gibi bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı, havadan, hatta yaşamdan daha çok istiyorum.’’‘‘Çünkü iş bağımsızlığa gelince, gerçekten kendi ayaklarımızın üstünde durduğumuz zaman, kadınlıktan uzaklaşacağımızdan sevgisiz, sevimsiz kalacağımızdan korkuyoruz. Bunun için de başkalarını suçlamanın ötesine pek geçemiyoruz. Ama ‘Onları’ suçlayarak ya da dizimizi döverek özgürleşemeyiz. Bu olsa olsa, iliklerimizi donduran bağımsızlık korkumuzu gizlememize yarar. Bağımsızlık, başkalarının bize bahşedebileceği bir armağan değildir. Her şeyden ‘Onları’ sorumlu tutmaktan vazgeçemediğimiz, kendi sorumluluğumuzu üstlenmediğimiz ve bu sorumluluğun sonuçlarını göze alamadığımız sürece özgürleşemeyiz.’’Kendi deneyimlerinden yola çıkan Dowling’in okura verdiği mesaj bu. Ve hoşuna gitsin ya da gitmesin, bu kitapta her kadının kendini bulacağı muhakkak.
80’lerde kaleme alınmış olması hasebiyle, . yüzyıl kadın profilinden biraz uzağa düşmüş. Sindrella kompleksi doğru ve yerinde bir tespit lakin 2020’lerin kadınının daha geniş iç kompleksleri ve çıkmazları var. Yine de okunası…
Kitap kadınların aile, toplum gibi otoriter rejimlerin baskıcı etkileriyle nasıl bir tutulma yaşadıklarını örneklemlerle çok güzel ifade etmiş! Avrupa’da da yaşasanız benzer tutulmaları yaşayabiliyorsunuz…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Feminist edebiyata ilgi duyan herkesin okuması gereken bir eser
80’lerde kaleme alınmış olması hasebiyle, . yüzyıl kadın profilinden biraz uzağa düşmüş. Sindrella kompleksi doğru ve yerinde bir tespit lakin 2020’lerin kadınının daha geniş iç kompleksleri ve çıkmazları var. Yine de okunası…
Kadın erkek herkesin okuması gereken bir kitap
Kitap kadınların aile, toplum gibi otoriter rejimlerin baskıcı etkileriyle nasıl bir tutulma yaşadıklarını örneklemlerle çok güzel ifade etmiş! Avrupa’da da yaşasanız benzer tutulmaları yaşayabiliyorsunuz…
çok başarılı gözlemlere dayanan bir kitap, okuduğuma pişman olmadım.