Son yılların en dikkat çekici yazarlarından Behçet Çelik’in yeni romanı Soluk Bir An, yazarın önceki kitaplarından izler taşıyor; bireyin yalnızlığı, dış dünya ile zamanın insanın üzerinde yarattığı baskı, iletişimsizlik ve hiç dinmeyen boşunalık duygusuyla iç içe geçmiş, her durumda kendisine bir yol çizebilen yaşama isteği... Soluk Bir An, sıradan, açık ve anlaşılır görünen hayatlarımızın gerçekte nasıl bir iç karmaşa taşıdığını anlatıyor.Herkesin yürüdüğü yoldan yürümenin daha sorunsuz ve kolay olacağı umuduyla hayati konulardaki seçimlerini yapmış olan Taner’in, hiç beklemediği bir anda, ummadığı bir solukla altüst olan dünyasını tanıyoruz Soluk Bir An’da. Behçet Çelik, Taner’in hikâyesinden yola çıkarak zamanın ve aşkın uğultusuna kulak kabartıyor.İkili ilişkilerin kırılganlaştığı, yaşama inancın pamuk ipliğine bağlandığı o “soluk an”ları büyük bir başarıyla anlatıyor Behçet Çelik. En çözümsüz sorunların yine böyle soluk anlarda çözüme kavuşabileceğini de unutmuyor. Soluk Bir An, kusursuz, akıcı bir Türkçeyle yazılmış, tadına vara vara okunabilecek bir roman.
B.Çelik’in ikinci romanı. Roman evli ve çocuklu 45-50 yaş aralığında olan(romanda açıkça belirtilmemiş) Taner’in eşi Yasemin’i hayalinde eşinin en yakın arkadaşı Esra ile aldatması ya da Esra’ya duyduğu platonik aşk anlatılıyor. Konuyu beğenmeseniz de dili çok akıcı. Taner karakterinin iç dünyası en ince ayrıntısına kadar işlenmiş. Edebiyatımızda “tip” haline gelebilecek nitelikte. B. Çelik Taner’in içinde yaşadığı (pişmanlık, hayal kırıklığı, boşunalık duygusu vb.) duyguları, iniş-çıkışları sırasıyla işlemiş. Taner kendi içinde pek çok çelişik duygu yaşamasına rağmen farklı bakış açılarına sahip; her zaman kendini merkeze alan bir konumda değil. Hayatını genel anlamda değerlendirdiğinde çoğunlukla eşi Yasemin’i haklı buluyor. Tabii bu gibi durumların nedeni de aslında Taner’in zihnine egemen olan, yaşamını kuşatan boşunalık duygusudur da diyebiliriz. En kısa tanımla bu roman “bir nihilistin platonik aşkı”.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Behçet Çelik okumaya Dünyanın Uğultusu romanından sonra (ve diğer öykülerinden de tabi) devam ediyorum. Dili, kurgusu kesinlikle içine çekiyor insanı.
benim için ap ayrı bi yazar bambaşka bi hikaye
dili öyle tatlı öyle duru ki.. kaç sayfa birden okuduğunuzu anlayamıyorsunuz. unutmaya yüz tuttuğumuz kelimeleri de öyle güzel yedirmiş ki cümlelere
B.Çelik’in ikinci romanı. Roman evli ve çocuklu 45-50 yaş aralığında olan(romanda açıkça belirtilmemiş) Taner’in eşi Yasemin’i hayalinde eşinin en yakın arkadaşı Esra ile aldatması ya da Esra’ya duyduğu platonik aşk anlatılıyor. Konuyu beğenmeseniz de dili çok akıcı. Taner karakterinin iç dünyası en ince ayrıntısına kadar işlenmiş. Edebiyatımızda “tip” haline gelebilecek nitelikte. B. Çelik Taner’in içinde yaşadığı (pişmanlık, hayal kırıklığı, boşunalık duygusu vb.) duyguları, iniş-çıkışları sırasıyla işlemiş. Taner kendi içinde pek çok çelişik duygu yaşamasına rağmen farklı bakış açılarına sahip; her zaman kendini merkeze alan bir konumda değil. Hayatını genel anlamda değerlendirdiğinde çoğunlukla eşi Yasemin’i haklı buluyor. Tabii bu gibi durumların nedeni de aslında Taner’in zihnine egemen olan, yaşamını kuşatan boşunalık duygusudur da diyebiliriz. En kısa tanımla bu roman “bir nihilistin platonik aşkı”.