Bu öykünün yurdundan uzak kalmanın acılarını duymuş ve içinden yurduna tümüyle bağlı bir insanın eseri olduğu kolayca anlaşılır.Gırnata'nın ve Elhamra'nın, Kurtuba Camii'nden başka bir şey olmayan ve kiliseye çevrilen bu mabedin görünümlerini kendi gözlerimle yerinde görerek betimledim. Bu betimler, "Paris-Kudüs Yolculuğu" adlı eserimdeki şu satırlara bir ek gibidir:"Cadix'ten Kurtuba'ya gittim. Bugün, bu kentin kili-sesi olan camiyi hayranlıkla seyrettim. Şairlerin mutluluk ülkesi saydıkları eski "Bètique"yi dolaştım. Andujar'a kadar çıktım ve aynı yoldan Gırnata'ya döndüm.Elhamra bana, Yunanistan'ın tapınaklarından sonra bile seyredilmeye değer göründü. Gırnata vadisi pek şirindir ve Sparta vadisine çok benzer. Magriplilerin böyle bir ülkeyi yitirdiklerine yanmaları kolayca anlaşılır."("Paris-Kudüs Yolculuğu", VII. ve sonuncu bölüm.)Bu öyküde sık sık Zegrinlerle İbni Siraclar arasındaki serüvenden söz edilir. Bu serüven öyle iyi bilinir ki , bu konuda burada bilgi vermeyi gereksiz buldum. Aslında, öyküde de konunun anlaşılması için yeterince ayrıntı vardır.Chateaubriand
hikayede; aşk, din eksenli düşünce tarzı, soyluluk, yiğitlik, vatanseverlik gibi kavramlara çokça vurgulanmış olan kısa ve güzel öykü okuyucusuna her duyguyu yaşatıyor
Kitabı iki kısma ayırmak lazım. Son kısım kültür,din,ırk farklılığı olan ve üstüne soygeçmişlerinin aralarında savaş ve kan nedeniyle aşılmaz duvar olan iki insanın onurlu ve vazgeçilmez duruşunu anlatan bir hikaye. İlk kısım ise hiçte batı hayranı söylemlerin anlattığı gibi gericilik ve bilimdışılık olmayan bir islam kültürü gerçeğini gösteren tarihsel olgular. Herbireyi okuryazar olan bir topluma ve milyon adet kitaba sahip müslüman bir ülke. Ve karşılarında kitaplarla beraber insanlarıda yakabilen engizisyoncu erk ve sadece ruhban sınıfı okuryazar olan karanlık ortaçağ avrupa hristiyanlığı.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Beğendim. Sürükleyici bir eser.
hikayede; aşk, din eksenli düşünce tarzı, soyluluk, yiğitlik, vatanseverlik gibi kavramlara çokça vurgulanmış olan kısa ve güzel öykü okuyucusuna her duyguyu yaşatıyor
Kitabı iki kısma ayırmak lazım. Son kısım kültür,din,ırk farklılığı olan ve üstüne soygeçmişlerinin aralarında savaş ve kan nedeniyle aşılmaz duvar olan iki insanın onurlu ve vazgeçilmez duruşunu anlatan bir hikaye. İlk kısım ise hiçte batı hayranı söylemlerin anlattığı gibi gericilik ve bilimdışılık olmayan bir islam kültürü gerçeğini gösteren tarihsel olgular. Herbireyi okuryazar olan bir topluma ve milyon adet kitaba sahip müslüman bir ülke. Ve karşılarında kitaplarla beraber insanlarıda yakabilen engizisyoncu erk ve sadece ruhban sınıfı okuryazar olan karanlık ortaçağ avrupa hristiyanlığı.
endülüs meraklılarının kaçırmayacağı bir eskimez eser.
Endülüsten sonrası aralar yurdunda bir aşk ve sonu… hüzünlü ama güzel…