Çağdaş seyyah Sevgi Ünal, tarihin acısını paylaşabilmek için Güneydoğu’ya gidiyor; binlerce yıldır ayakta kalma sabrını gösterdikten sonra baraj kurbanı olmuş ve olacak taşlarla konuşuyor bu kitapta. Halfeti’de sulara boğulmuş yarım kalmış hayatı, bir fıstık ağacı anlatıyor önce. Ardından, Partenope ile Metiox’un aşk hikâyesini, Belkıs’ın eksik mozaikleri dillendiriyor. Sular kabarıyor ve Cendere Köprüsü’nden havalanan bir kuş, Nemrud’un tanrı heykellerine, oradan Hasankeyf’teki El Rızk Cami’nin yanında tarihe bekçilik yapan taş evin eyvanına konuyor. Okur, kuşun kanadından Güneydoğu’nun sabrını seyrederken taşları dinliyor. Duyduklarıyla bir kez daha sarsılıyor ve soruyor: Taşların ruhu var mıdır?
Kitabı okuduktan sonra kim bu yazar dediğim ve derin araştırmalara girdiğim biri Sevgi Ünal. Güneydoğu’ya yaptığı -tek başına ve 2000 yılında- yolculuk hakkındaki deneyimlerini,duyumsadıklarını kaleme almış. İzmirli olması ayrı bir güzel. Sahi Adilcevaz nerde?
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kitabı okuduktan sonra kim bu yazar dediğim ve derin araştırmalara girdiğim biri Sevgi Ünal. Güneydoğu’ya yaptığı -tek başına ve 2000 yılında- yolculuk hakkındaki deneyimlerini,duyumsadıklarını kaleme almış. İzmirli olması ayrı bir güzel. Sahi Adilcevaz nerde?