Tersineydi, bazı şeyler anlatmak istiyordun. En iyisi yazarak anlatmaktı bunları... Bu defa çatı katındaki, ince, uzun, çatının eğimlerini içinde yansıtan, ön bahçeye bakan odada bu öyküye başladın. Kendi öykün olan, hayır, kendi öykün olmayan, hiçbir şey olmayan, hiçbir şey anlatmayan bu öyküye. Öykü olmayan, sadece bir anlatım olan bu öyküye. Hayır, sadece yazmayı başlattın, istedin ki dil, kendi hayatını yaşasın." Bu çok değişik romanda böyle yazıyor Demir Özlü. Yitirilmiş bir kent, romanın kahramanına, yaşamında yitirmiş olduğu her şeyi anımsatıyor. Yaşam bir metafora dönüşüyor. Aşklar da yitiyor. Dil, başını alıp kendi serüvenini yaşıyor.
Öykülerde kendimden birşey bulamadım desem bir yaşanmışlık izine rastlamadım desem inanın hiç abartmış olmam. Aslında bir kitabı beğenmediği buraya yazarken yapılan emeğe saygısızlık yaptığımı düşünerek rahatsız oluyorum ama paranıza yazık olmasına da gönlüm razı olmuyor. Öyküler içiçe karmakarışık ne konularını anladım ne hikayeyi benim için sadece vakit kaybı oldu
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Öykülerde kendimden birşey bulamadım desem bir yaşanmışlık izine rastlamadım desem inanın hiç abartmış olmam. Aslında bir kitabı beğenmediği buraya yazarken yapılan emeğe saygısızlık yaptığımı düşünerek rahatsız oluyorum ama paranıza yazık olmasına da gönlüm razı olmuyor. Öyküler içiçe karmakarışık ne konularını anladım ne hikayeyi benim için sadece vakit kaybı oldu