Kategori:
Edebiyat
Yazar:
Kemal Varol
Yayınevi:
Iletişim Yayınları
Ucunda Ölüm Var
Tanıtım Bülteni
Ölüyorum.Bu kez sahiden ölüyorum.Gelecek misin yasıma?Boz Atlı Hızır gibi son nefesime yetişecek misin?Ucunda ölüm var Heves Ali’m, ucunda elbette ölüm var. Gelmeyeceksen, elini son kez omzuma koymayacak, alnımı öpüp yolculamayacaksan, bağışlanma dilemeyeceksen; adını aldığın Ali hakkına söyle bari: Sahiden sevdin mi beni? Kederli sözlerin, kurumuş gözlerin, tozlu yolların, saklanan mendillerin, içli kıpırdanmaların misafiri, cenazelerin duacısı, hikâyelerin sırdaşı… Dünya ölümlü, gün akşamlı… Son Ağıtçı, Heves Ali’yi arıyor. Evlerde, sokaklarda, dere boylarında, raylarda, uzayıp giden bozkırda… Heveeeessss diyerek susuyor. Bana hikâyeni anlat, ağıdını yakacağım.Ucunda Ölüm Var, yarım asır süren bir aşk hikâyesi. Yalpalayan, şehirden şehire gezinen, derman arayan, sayıklayan, hatırlayan, rüya çağıran ince bir ah!Kemal Varol, maharetle memleketi anlatıyor, güneşin içinde doğup battığı bir roman anlatıyor. Masalsı, gürül gürül, ölmeye yatan.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kemal Varol müthiş bir romancı. İlmek ilmek işliyor romanını. Ağıtçı kadınla bir olup şehir şehir gezmek, ‘bir şeyleri’ aramak isterseniz bu roman ideal. En iyi romanı değil belki ama en hisli romanlarının başında geliyor.
Kara Sis’ten sonra okuyup bağlantılarını tesadüfen fark ettiğim bir kitap Ucunda Ölüm Var. Yine de Kara Sis’ten sonra okuduğum için memnunum
yine sarıp sarmalayan akıp giden düşündüren bir kitap yazmış kemal varol
Ağıtçı kadının yaşamını okumayan çok şey kaçırmış demektir
Kemal Varol’un okuduğum ilk kitabı: Ucunda Ölüm Var. Ölüm üzerine mülahazalarda bulunulmuş, ölümün insan dünyasındaki yankılarını, öte dünyaya açılan bu kapının geride bıraktığı yarım kalmışlıkları anlatan hikayelerle dolu bir roman.
Evet roman, fakat bir öykü kitabı gibi birbirine bağlanmış hikayelerden oluşuyor.
Sevdiğinden ayrı düşmüş ve ölümün yolunu gözleyen bir Ağıtçı Kadın’ın bambaşka ölüm hikayeleri ile karşılaşması ve her hikayede kendi hikayesini tamamlama umudunu konu alan kitap; edebi açıdan da farklı bir üsluba sahip.
Yakın hissettiren cümleleri de var, eksik kalmış hissettiren cümleleri de.
Ağıtçı Kadın’ın hayal ile gerçek arasındaki yolculuğu sanki bir çeşit Lüsid Rüya idi…
Borges’ın dediği gibi;
“Kim bilebilir o gece ölmediğimizi?”