Ruhumun sessiz odalarında yaralı duvarlara asılmış güz güncesinden kızıl bir yaprak:Şimdi ilkyazın kuğulu kalbinde evrenin erdemli yüreği değil, nisan’ın portakal çiçeği saçlarında çağın akrepsi ve zehirli elleri geziyordu. Dokunamıyordu artık düş güzeli gecenin mavi ve hüzünbaz yıldızlarına... Yine nevbaharın arzulu teninde akşamın mor melankolik bulutları dolaşıyordu. Kalbinde kırık plak çalan adam çekip atıyordu yakasındaki papatyayı. Düşler biteviye rüyalarını krizantemlere sunuyordu. Eylül şakaklarına külsü iklimleri, yüreğine ise ruhanî bir şarkıyı içiriyordu. Kent pervasızca söküyordu içindeki karanfil köklerini. Şehrin kalbine çarpan çığlıklara takvimler bile tanıklık ediyordu. Hikmetli kıssalar canhıraş bir hâlle gözlerin ve kalbin alfabesini öğretiyordu. Ve.. Bir yeryüzü macerası daha kitabın sarı sayfalarında sırra kadem basıyordu..
Kitap boyunca yazarın öve öve bitiremediği “Düşler Albümü” yazarın kitabına da adını veren bir şiiri. Bir yazarın kitap boyunca kendisinin başka bir kitabının reklâmını yapmasını yadırgadım. Kahramanımız yazarın beğendiği başka bir şiiri sevebilirdi. Eserde cep iletisi, peki ala, evrim gibi kelimelerle sürekli karşılaşınca acaba yazar markist-darwinist dönemlerin tesirinde kelime türetme çalışmalarının hala etkisinde mi diye düşündüm ancak kahramanımızın adının erdem olması, melankoli yerine hüznü kullanması nedenlerden bu düşüncemden vazgeçtim. Eserde çok fazla soyut anlatım ve süslü tanımlamalar var. Madem yazar o kadar yoğun, soyut ve süslü bir anlatım seçecekti anlatımını kahramanların konuşmaları olarak değil de mektuplaşması olarak verilseydi hem daha gerçekci olurdu hemde eseri biraz daha çekilir kılabilirdi.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kitap boyunca yazarın öve öve bitiremediği “Düşler Albümü” yazarın kitabına da adını veren bir şiiri. Bir yazarın kitap boyunca kendisinin başka bir kitabının reklâmını yapmasını yadırgadım. Kahramanımız yazarın beğendiği başka bir şiiri sevebilirdi. Eserde cep iletisi, peki ala, evrim gibi kelimelerle sürekli karşılaşınca acaba yazar markist-darwinist dönemlerin tesirinde kelime türetme çalışmalarının hala etkisinde mi diye düşündüm ancak kahramanımızın adının erdem olması, melankoli yerine hüznü kullanması nedenlerden bu düşüncemden vazgeçtim. Eserde çok fazla soyut anlatım ve süslü tanımlamalar var. Madem yazar o kadar yoğun, soyut ve süslü bir anlatım seçecekti anlatımını kahramanların konuşmaları olarak değil de mektuplaşması olarak verilseydi hem daha gerçekci olurdu hemde eseri biraz daha çekilir kılabilirdi.