Yaptığım, bir lahzada ümmi edilmiş ve unutkanlığı kader edinmiş bir toplumun, Avrupalı bir modernite, Amerikanvari bir postmodernite ile garip ilişkiler içine girmesi son derece doğalmış gibi yapan bir siyasal-kültürel sürece bilmiş bilmiş gülümseyen yazılar yazmak bir yerde. Bakıyorum; gözümden kaçmasını, elimde ufalanıp bir şey söylemeden yok olmasını istemediğim şeyleri tutmak istemiş ve bunu aşkla estetize etmişim.Olayların perde arkasını göstermek gibi bilinmez denizlere açılmadan, serçeler kabilesinde bir 'hain' olarak, sadece 'görebildiğim'den yola çıkmayı, tüm yaptığımın kuzgun yavrusunun tüylerini aralamak olduğunu belirtmeliyim. Bunun dışında yapabildiğim, kimi yazılarda görülebileceği gibi, algılama ve özümseme noktasında 'diğer' parıltı efektlerinin gölgesi altında kalan, ama birçoğumuzun var oluş meselesi olan kimi 'güzel' şeylerin ışığını parlatmak olabildi ancak. Kuzgunun sofrasından aç kalkmanın henüz mümkün olmadığı bir noktada, 'kuzgunlaşma' hastalığına bir tedavi önerebilmek ne mümkün...
Nihal Bengisu Karaca’nın kalemindeki akışkanlık ve anlatımındaki yalınlık her hâliyle yazılarında kendini gösteriyor. Okuyucuyu yormayan ve karşılıklı sohbet ediyormuş hissi uyandıran denemeleri okunmaya değer nitelikte. Zaman gazetesindeki köşe yazılarından derlenen kitap hoş tatlar bırakıyor okurun dimağında.
Yaptığım, bir lahzada ümmi edilmiş ve unutkanlığı kader edinmiş bir toplumun, Avrupalı bir modernite, Amerikanvari bir postmodernite ile garip ilişkiler içine girmesi son derece doğalmış gibi yapan bir siyasal-kültürel sürece bilmiş bilmiş gülümseyen yazılar yazmak bir yerde” diyor Nihal Bengisu Karaca, Zaman Kitap’tan “Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır” adıyla çıkan deneme kitabını sunarken. Çocukluğunu 1980’lerin o rüzgarlı değişim ve ‘açılım’ yıllarında, geçmiş on yıllara kıyasla olup bitenden memnun olanlarla şikayet edenleri dinleyerek; ilk gençliğini zıtların birbirine geçtiği, herkesin hemen hemen her alanda görüş serdettiği 1990’ların geveze keşmekeşinde geçiren, bu süreçte kendi doğrularını, kendi sözlerini arayan ve 2000’lerde ifade eden genç kuşak kalemlerden biri Karaca. Denemelerinde, gündelik hayatın akışı içinde kimi zaman tantanasıyla yeri göğü inleterek, kimi zaman ise zırh gibi aşılmaz bir suskunluğa bürünerek gündem olan ve tekrarlardan bıkmış yorgun zihinlerimize küçük fiskeler vuran olaylara ve olgulara, kendi gözleri/sözleri ile analize girişiyor Karaca. Alışılmış bildik olayların; hayat, aşk, yalnızlık, yabancılaşma, öteki, savaş, ölüm gibi olguların; diziler, reklamlar, filmler, televizyon gibi çağa ait zihin yönlendiricileriyle olan etkileşimini anlamaya, anlatmaya çalışıyor. Bunda başarılı da oluyor. Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır, kıvrak bir zekanın ve kalemin ürünlerini bir araya topluyor.yenişafak
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Nihal Bengisu Karaca’nın kalemindeki akışkanlık ve anlatımındaki yalınlık her hâliyle yazılarında kendini gösteriyor. Okuyucuyu yormayan ve karşılıklı sohbet ediyormuş hissi uyandıran denemeleri okunmaya değer nitelikte. Zaman gazetesindeki köşe yazılarından derlenen kitap hoş tatlar bırakıyor okurun dimağında.
Yaptığım, bir lahzada ümmi edilmiş ve unutkanlığı kader edinmiş bir toplumun, Avrupalı bir modernite, Amerikanvari bir postmodernite ile garip ilişkiler içine girmesi son derece doğalmış gibi yapan bir siyasal-kültürel sürece bilmiş bilmiş gülümseyen yazılar yazmak bir yerde” diyor Nihal Bengisu Karaca, Zaman Kitap’tan “Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır” adıyla çıkan deneme kitabını sunarken. Çocukluğunu 1980’lerin o rüzgarlı değişim ve ‘açılım’ yıllarında, geçmiş on yıllara kıyasla olup bitenden memnun olanlarla şikayet edenleri dinleyerek; ilk gençliğini zıtların birbirine geçtiği, herkesin hemen hemen her alanda görüş serdettiği 1990’ların geveze keşmekeşinde geçiren, bu süreçte kendi doğrularını, kendi sözlerini arayan ve 2000’lerde ifade eden genç kuşak kalemlerden biri Karaca. Denemelerinde, gündelik hayatın akışı içinde kimi zaman tantanasıyla yeri göğü inleterek, kimi zaman ise zırh gibi aşılmaz bir suskunluğa bürünerek gündem olan ve tekrarlardan bıkmış yorgun zihinlerimize küçük fiskeler vuran olaylara ve olgulara, kendi gözleri/sözleri ile analize girişiyor Karaca. Alışılmış bildik olayların; hayat, aşk, yalnızlık, yabancılaşma, öteki, savaş, ölüm gibi olguların; diziler, reklamlar, filmler, televizyon gibi çağa ait zihin yönlendiricileriyle olan etkileşimini anlamaya, anlatmaya çalışıyor. Bunda başarılı da oluyor. Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır, kıvrak bir zekanın ve kalemin ürünlerini bir araya topluyor.yenişafak