Çermik, Diyarbakır’ın ilçesidir. İsmini doğusunda bulunan kaplıcadan (kudret hamamından) almaktadır. Çêrmug, Çermuk, Germıke, Aberna gibi isimlerle de adlandırılmış veya adlandırılmaktadır.Eskiden Çermik’te birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşardı. Bu inanç, etnik grup ve uygarlıklardan geriye kalan bilgiler ne yazık ki bugün elimizde çok az. Oysa geriye dönüp baktığımızda tarihi süreç içinde Hurilerin, Mittannilerin, Asurluların, Urartuların, İskitlerin, Medlerin, Perslerin, Makedonların, Selevkosların, Partların, Ermenilerin, Romalıların, Bizanslıların, Arapların, Emevîlerin, Abbasilerin, Şeyh-Oğullarının, Hamdanîlerin, Mervânîlerin, Selçukluların, İnanoğullarının, Nisanoğullarının, Eyyubilerin, Anadolu Selçuklularının, Artukluların, Osmanlıların belli dönemlerde sırasıyla Çermik’e egemen olduklarını; dahası Haburman Köprüsü, Ulu Cami, Beyler Sarayı, Saray Hamamı, Çeteci Abdullah Paşa Medresesi, Sinagog, Surp Abtılmesih Ermeni Kilisesi, Şeyhandede Şelalesi, Sinek Çayı Kaya Mağaraları Kabartmaları, Su Sarnıçları ve Antik Taş Ocağı, Gelincik Dağı, Çermik Kalesi, Belkis Kaplıcaları gibi tarihî eserlerinin ise zamana ve yıkıma karşı direndiklerine tanık olmaktayız.Üzülmez, Mezopotamya’nın “kendi halkını yiyenlerin toprağı”, bilgi ve belgelerin de yok edildiği politik bir mekân olduğunu söylüyor, ama böyle olsa bile yine de Çermik’te hüküm süren devlet veya uygarlıklardan, yaşayan halklardan az da olsa bazı bilgi ve belgelerin bir yerlerde var olduğunu, saklı durduğunu ve geçmişin doğru bilinmesi açısından bu belgelerin bulunup ortaya çıkartılması gerektiğini ve ne kadar çok bilgi ve belge gün yüzüne çıkartılırsa, tarihin o oranda yalandan arınacağını ve tarihî zenginliğimizin de o oranda bir anlam kazanacağını belirtiyor.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)