Göka, Topçuoğlu ve Aktay günümüzde felsefe, sosyoloji, psikoloji, ilahiyat ve neredeyse kültürün tamamında hegemonya tesis etmeye ve ortak dil sayılmaya doğru gitmekte olan hermenötiğin mahiyetinin, ortaya çıkışının, gelişiminin ve günümüzdeki çatallanışının bir hikayesini sunuyorlar. hermeneutiğin günümüzde izlediği iki ana çatışma olan felsefi hermenötik (Gadamer) ile eleştirel hermenötik (Habermas) ve diyalog (Gadamer) ile yapıçözümü (Derrida) arasındaki karakteristik tartışmaların kapsamlı bir analizini deniyorlar.
‘Önce, Söz Vardı’… Tabii ki, aslında, önce söz falan yoktu; eylem vardı, yani insanın bilinçli çabası, kısacası ‘iş’ vardı; daha doğrusu ‘vardı’ da değil, ‘yapıldı’: insan ‘iş’ yaptı da, işte öyle insan oldu ve de ‘ses’ ancak ve ancak, insan ‘iş’ yaparsa/yaparken ‘söz’ olur.Eşek, kuyunun çıkrığını çevirirken ya da yük taşırken zorda kalınca, yorulunca ya da her ne sebeple olursa olsun kedinin/köpeğin canı yanınca bir ses çıkartır; insanı da kuyu çıkrığına bağlasalar, zorlansa, o da ‘ah, of’ derdi, yani bir ‘ses’ çıkartırdı. İstediğini hiç mi hiç zorlanmadan yapabiliyo ya da her istediği kendiliğinden gerçekleşiyor/her şey istediği gibi olsaydı, bu sefer de hiç ‘ses’ çıkartmazdı ki, ‘ses’in olmadığı yerde ‘söz’ün de hiç mi hiç olamayacağı açıktır.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Hermenötiğe giriş kitabı olarak okunabilir.
‘Önce, Söz Vardı’… Tabii ki, aslında, önce söz falan yoktu; eylem vardı, yani insanın bilinçli çabası, kısacası ‘iş’ vardı; daha doğrusu ‘vardı’ da değil, ‘yapıldı’: insan ‘iş’ yaptı da, işte öyle insan oldu ve de ‘ses’ ancak ve ancak, insan ‘iş’ yaparsa/yaparken ‘söz’ olur.Eşek, kuyunun çıkrığını çevirirken ya da yük taşırken zorda kalınca, yorulunca ya da her ne sebeple olursa olsun kedinin/köpeğin canı yanınca bir ses çıkartır; insanı da kuyu çıkrığına bağlasalar, zorlansa, o da ‘ah, of’ derdi, yani bir ‘ses’ çıkartırdı. İstediğini hiç mi hiç zorlanmadan yapabiliyo ya da her istediği kendiliğinden gerçekleşiyor/her şey istediği gibi olsaydı, bu sefer de hiç ‘ses’ çıkartmazdı ki, ‘ses’in olmadığı yerde ‘söz’ün de hiç mi hiç olamayacağı açıktır.